Değerli okurlarım! Dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım, hemşerilerim, iş arkadaşlarım, komşularım ve sevenlerim! Uzaktan yakından aradınız, gelip acı ve sıkıntılarımızı paylaştınız. Hepinize teşekkür ediyorum. İki günlük yaşam sürecinde bizim için bazı dakikalar geçmez oldu. Bazen de saatler akıp gidiverdi. Daha doğrusu, dünya mekânından kayıp giden kardeşim idi.

            17 Temmuz 2018’in Salı gecesi,  saat 23.30 sularında kardeşimin ağır hasarlı bir trafik kazası geçirdiği haberini kazadan yarım saat sonra telefonla bildirdiler.  Elim kazanın Gedik mevkiinde yaşandığını ve kardeşim Mehmet Emin’in Eskişehir OGÜTF hastanesine kaldırıldığı haberini verdiler.  

            Hastanenin başta doktorları, sağlık görevlileri ile diğer çalışanları üzerlerine düşeni gerektiği şekilde yaptılar. Kardeşimi sağlığına kavuşturmak için verdikleri mücadeleden dolayı kendilerine müteşekkiriz.

            18 Temmuz Çarşamba sabahı yoğun bakımda olan kardeşimin saat 18.30’da Hakk’a yürüdüğünün bilgisini aldım. Mekânı cennet olsun, ruhu şad olsun! Allah, rahmetiyle muamele etsin!

            İnananlar için Allah, Kur’an’ı Kerim’de buyuruyor. “Her canlı ölümü tadacaktır… Bu dünya hayatı geçicidir, asıl olan ebedi olan ahiret yurdudur… Allah, inanları cennetine mutlak koyacaktır…  Allah’tan geldik Allah’a döneceğiz… Biz, her kulumuz için bir kader yazmışızdır, kaderin kaza vakti geldiğinde bizim takdirimiz mutlak olur. O an geldiğinde biz gören gözleri görmez, işiten kulakları işitmez ve işleyen akılları işlemez hâle getiririz.” buyuran Mevla’nın hükmüne boyun eğmekten ve elinizden aldığı sevdiklerinize hayır dua etmekten başka ne gelebilir ki?

Her doğum, her doğan için bir rahmet olmayabilir. Doğan canlılardan bazıları yaşamlarında musibet, felaket ve belâ yaşayabilir. İnanmış insanlar için ölüm ne bir felakettir. Ne bir musibet ve ne de bir belâdır.  Bela, musibet ya da felaket denilen şey Allah’ın rahmetinden mahrum kalmaktır.

Ölüm, Müslüman için rahmettir. Ölüm, Müslüman için Allah’ın bir lütfudur. Ölüm, Müslümanın cennet nimetleriyle şerefleneceği ebedi saadet yurduna geçtiği bir kapıdır. Ölüm, bir canın kendini veren Allah’a geri dönüşüdür. Ölüm, son değil yeni bir hayatın başlangıcıdır. Ölenin bir başka dünyada yeni bir hayat kurmak için çıktığı yolculuktur. Bir gün, kıyamet kopacak bütün canlılar ölecek. O zaman Cenab-ı Hak, buyuracak. Bütün âlemlerde canlı kalan var mı? Azrail ( A.S.) diyecek:

-Ya Rab! Diri olarak bir sen varsın! Bir de dört büyük melek olarak ben Azrail, Cebrail, Mikail ve İsrafil kaldık. Allah, yine buyuracak:

-Ya Azrail, onların üçünün de canlarını al! O üç meleğin canını aldıktan sonra Azrail:

-Ya Rab! Onların da canlarını aldım. Diri olarak bir sen varsın! Bir de ben kaldım, deyince Cenab-ı Mevlâ:

-Ey Azrail, kendi canını da al, buyuracak.

Değerli okurlarım! Allah, Kur’an’ın Rahman suresinde: “Her şey fani, ancak Allah baki” buyuruyor. İnsani oluşumların her biri direksiz duran Gök kubbenin altında Allah’ın çizdiği yolda olur. Aksini söylemek iddia olur. Bu iddia Allah korusun, Allah’ın gücüne dokunur. İnsan yaşamı için insani yapılabileceklerin hepsi yapılsa da olacaklar yine de olur. Doğum ve ölüm kişinin iradesinde değildir. İnsanın aklına gelmedik başına gelir. Gereksiz yorumlar Gayretullah’ı incitebilir. Doğru olan duadır.

Allah yarattığı canları annelerden, babalardan, eşlerden, kardeşlerden ve evlatlardan daha çok sever. Allah, hiçbir kulunu kendi sevgisinden, merhametinden, bereketinden ve rahmetinden mahrum etmesin! Dünya hâli bir gölgeliktir. Yolculuk sırasında bir ağacın altında verilen bir mola gibidir. Dünya hayatının başlangıcı doğum, sonu da ölümdür. Bu dünyanın gerçeği de budur. Bu yazımı okuyanlar, ölmüşlerin ruhuna “Fatiha” okuyup onlara hediye etsinler!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!