İnsanlığın iki dünya saadeti için evreni yaratan adına “barış ve uzlaşı” oturtmaya çalışan peygamberi çarmıha germeye kalkışan Batılı, insanlığa hangi barış ve uzlaşıyı getirecektir?

Hıristiyanlık adına, kendi peygamberiyle kavgalı Batılı, bugüne kadar kiminle barışık ve uzlaşı içerisinde oldu ki? Bundan sonra da olsun!

Batılı, çıkarlarını kutsayınca merhametini kaybetti. Kendi coğrafyasında kapitalizme hayat verdi. Kapitalist duygular tutkuya dönüşünce sömürü mekanizmalarını devreye soktu.

Faşizm, sömürü sisteminin çocuğudur. Kapitalizmin doğum döşeği olan Fransa, İngiltere ve etrafları kiliseyi suiistimal ettiler. Her türlü kötülükten münezzeh olan tevhit dini Hristiyanlığı tahrife kalkıştılar. İnsan aklını, ilahi iradenin önüne çıkarmaya çalıştılar. Bu durum, Batılının aklını karıştırdı.

İlahi dinlerinin geliş gayesi, insanlığın iki dünya saadetinden başka ne olabilir ki? Huzur için barış ve uzlaşının sağlanması şarttır. Barış ve uzlaşı kavramları evrenseldir. Önemli olan barış ve uzlaşıyı hayata geçirmektir.

Sömürü arzusuyla kendi akıl zafiyetinde kaybolup giden Batılı, tek Allah inancının yerine baba, oğul ve ruh-ul-kudüsü kutsadı.  Bu nedenle mutlak Bir’i üçüzleyken papaz kutsiyeti ile Ortaçağdan beri maddenin esiri oldu. Bu ahvalden de bir türlü kurtulamadı.

Batılı akıl, şarabı İsa Peygamber’in kanı bilmiş. Ekmeği, İsa’nın eti diye takdim etmiş.  Bu hâliyle de kendisinde üstünlük görmüş. Kendini üstün görünce, insani değerleri alabora etti. Barış ve uzlaşıyı hiçe saydı.

Batılı akıl, Cennette arsa satışı vaadi ile kapitalizmi doğurdu. Kendi gibi eylem ve söylemde olmayanı ezelden ebede potansiyel suçlu saydı. Bu anlayışla hakikati ararken vicdanını kaybetti. Vicdanını kaybeden Batılı,  kaybettiği vicdanını yeniden ararken faşizmle buluştu.  Faşizmle buluşunca merhamet fukarası oldu.

Roma Kilisesinin kurucusu Sen Piyer’e isnat edilen ve havari yolu ile babasız dünyaya gelen hak Peygamber Hz. İsa’yı Katolikler kendi dünyalarına hapsetmeye çalıştı. Protestan ve Ortodokslarda aynı anlayıştan hareketle kendilerine özgü birer dünya kurmaya kalkıştılar. Bu durumdan ötürü iç dışa ve dış içe karıştı.

Bu üç yolun derinliğine bakıldığında, kapitalist ve faşist emellerini mezhep adı altında maskelemeye çalıştıkları görülecektir. Bu akımlar, İsa dini Hristiyanlığa, Hristiyanlık dini adına tepkilerini protestolar şeklinde ortaya koydular. Bu akımlar, 16’ıncı Asrın ilk yarısında meydana çıktı.

Protestanların, Katolikleri protesto ediş nedenlerinin başında şu hususlar göze çarpar.

Birinci husus, Hristiyanlık esasta Papaların ve Papalık Meclislerinin belirlediği şekilde değil, doğrudan İncil ve insan aklı doğrultusunda olmalıdır. İkinci husus, Âdem Peygamberden bu yana bütün insanlığa yüklenmeye çalışılan suç doğması reddedilmelidir. Üçüncü husus, papazların evlenmeme kuralı yıkılmalıdır.

Bu hususların dışında hatasızlık iddiasında bir din olamaz. Hristiyanlığa ait bütün geleneklerinin inkârı gerekir.

Fransız Protestanlığının kurucusu Kalven’dir. Batılı, ilahi değerler yerine insan egosunu inşa etmiş. Egoyu inşa ederken de, insan aklını idam sehpasına çektiğinin farkında olmamış.

On beşinci asrın başlarında Fransa en hazin demlerini yaşadı. O zamana kadar Fransa, kendi güdümünde olan İngilizlerin başkaldırısıyla karşı karşıya kaldı.

İngiltere ile Fransa arasında yüz yıl devam eden savaşlarla İngilizler, Fransız varlığını haritadan silmek istedi. İngiltere’nin Yüz Yıl Savaşlarındaki en büyük emeli Avrupa aslanı olmaktır. Tüm dünyaya kendi krallığını ilan etmektir. Kafalara Gre-ko-Lâtin medeniyetinin gücünü yerleştirmektir. Avrupa aslanı olmak isteyen İngilizler, ilk yem olarak Fransa’yı yutmak istediler.

O dönemde Almanya’nın perişan, İtalya’nın dağınık ve İspanya’nın sessiz kalışını gören İngilizler, Fransa’yı tepe taklak devirmek istemiş.

Gözünü kırpmadan kendi peygamberini çarmıha germeye kalkışanların hangi insanı çarmıha gererken vicdanları sızlayacaktır?

Kendi peygamberini katletme vahametindeki Haçlıdan hangi merhamet duyguları beklenebilir ki?

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!