Kocam Ahmet’in ölüm acısına yanarken yine Ahmet’in sıkça okuduğu Yunus Emre’nin şu dizeleri aklıma gelince gayri ihtiyari o dizeleri dilimden dökmüşüm:

            “Aşkın ateşi ciğerimi yaka geldi yaka gider

             Garip başım bu sevdayı çeke geldi çeke gider

                        ***     ***

             Arada olmasın naşı onulmaz bağrımın başı

             Gözlerimin kanlı yaşı aka geldi aka gider

                        ***     ***

              Âşık Yunus’un sözleri figan eder bülbülleri

              Dost bahçesinde gülleri koka geldi koka gider.”

Benden bu dizeleri duyan kayınbabamın yine Yunus Emre’den şu dizeleri söylediğini duyunca ölümün Allah’ın emri olduğuna aklım eriverdi. Ölüm acısı da olsa, Allah’ın gücüne gidecek söz ve davranıştan kaçınmak gerekir. Yeren Allah, alan Allah! Kime niçin sitem edilir ki? İnsan, kul olduğunu hiçbir zaman unutmamalı.

             Öldü kocam eşsiz kaldım Allah’ım!

 Yavrusuz bırakma beni Allah’ım!

 Asi değilim ölür her fani Allah’ım!

 İmanım tam ancak baki sensin Allah’ım!

            Ölüm, Allah’ın emridir. Ölümün şerrinden, merhametliler merhametlisi Allah’a sığınmak lazım! Kişinin, Allah’ım “Beni öldürme” gibi bir duası olamaz. Çünkü ölüm, Allah’ın her canlı için ezelde takdir ettiği kesin bir hükmüdür. Ölüm kaçıp kurtulması mümkün olmayan bir mukadderattır. Kişinin, ölümüyle alakalı muhtelif duaları olabilir. Kişi, Allah’tan hayırlı ve güzel ölümler dileyebilir. Bu tür istekler, Allah’ın kullarına verdiği temel haklardandır. Hatta Hz. Peygamber Efendimiz, kişinin bir an evvel ölümü temenni etmesini uygun bulmuyor. Ahmet’in zaman zaman okuduğu şu dizeler hatırıma geliverdi:

             “Bu dünyaya gelen kişi ahir yine gitse gerek

              Misafirdir vatanına bir gün sefer etse gerek”

Dünyada yaşanan savaşlar sonucu yokluklar, kıtlıklar, zorluklar yaşamış ve sıkıntılar çekmiş bu milletin fertlerinden Anadolu’nun kırsalında iki dede ile iki nine, o günün şartlarında verilebilecek en doğru kararı vermişler.

O günlerdeki insanların yaşam tarzlarını kınamak tarih bilgisi yosunlar ile vicdan fakirlerine mahsustur.

Nazife Gelin’in kocası Ahmet öldüğünde, Ahmet’in küçük kardeşlerinden “Muzu” askerdir. Vatani görevini yerine getirmek üzere her Türk genci gibi o da asker olmuştur. Muzu, Nazife Gelin’den yaşça altı yaş küçüktür.

Nazife Gelin’in kaynatası Mehmet Ağa, akıllı adamdır. Rahmetli Ahmet’in ölümü ile babası Mehmet Ağa ile annesi Döndü Nine’nin yürekleri yanmıştır. Bağırlarına evlat acısı bir ok gibi saplanmıştır. Yürek yangınını yatıştırmanın tek çaresi vardır; o çare de büyük yerden gelen emre boyun eğmektir. O insanlar, ne yapsınlar! O insanların hepsi de, emir büyük yerden geldi. “Hüküm, Allah’ın emridir.” derlerdi.

Nazife Gelin’in annesinin adı da, kayınvalidesinin adı da Döndü’dür. Nazife Gelin’in öz annesi Döndü Kadın’a halk arasında “Erkek Döndü, Nazife Gelin’in kayınvalidesi Döndü Kadın’a da ahâli “Kara Döndü” derdi.

Ahmet’in ölümüyle geride iki tane yetim yavru kalmış. İkisi de eksik etek. İkisi de kız çocuğu.  

Mehmet Ağa ile Döndü Nine, günlerce düşünüp taşınmışlar. Kılı kırk değil belki de kırk bin kere orta yerinden yarmışlar. Tek çıkış yolu olarak Nazife Gelin’i karşılarına alıp onunla medenice konuşmaya karar kılmışlar. Bir akşam ezanı sonrası, Nazife Gelin’i almışlar karşılarına oturup konuşmuşlar.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!