İnsan, istemese de hayatın bazı acı gerçekleriyle karşılaşır.  Acı gerçeklerden biri de “Covid-19” salgını oldu. Bu hastalığın önlemleri aşamasında kış ve bahar derken geldik, gündönümüne. Yaklaşık bir buçuk yıldır uygulanan “Korona” önemlerinde bir kez daha gördük, insanın insan için önemini.  Yaşam, insanla güzel... İnsansız hayat yaban ve yavan…  Dostluklar varken düşmanlıklar niye?

 

Mazinin kucağında bir avuç anı / Zamanın her paresi birer tanı

Akla derstir, geçmişten çıkan kanı / Bil, gündönümü hayatın doğru yanı.

 

İnsanlık, savaşlar ve salgın hastalıklar nedeniyle zor süreçler yaşıyor. İnkârı mümkün mü? Fâtır suresi ayet 39’da, Allah: “O, sizi yeryüzünde halifeler kılandır. Kim inkâr ederse inkârı kendi aleyhinedir. İnkârcıların inkârı, Rableri katında uğrayacakları gazabı artırır. İnkârcıların inkârı, ancak ziyanlarını çoğaltır.” buyuruyor. Ne hazin ki, bazı tutkular sevgi ve saygınlığının önüne geçmiş, durumda. Dipten doruğa duyarsızlık almış başını gidiyor. Bu gidişle tünelin aydınlık sonunu görmek zor… Sıkıntılar, çığ misali insanlığın başına çöktükçe çöküyor. Sıkıntıların kaynağı, insanın insanı sömürü ve saygısızlığıdır. İnsanlığın dertlerinden kurtuluş gündönümü, sevgi ve saygıyla buluştuğu gündür.

 

İnsan, insan haklarına karşı duyarsız kaldıkça dertler çoğalacaktır. Enam suresi, ayet 165’de: “O, sizi yeryüzünde halifeler yapan, size verdiği nimetler konusunda denemek için bazınızı bazınıza üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin cezası çabuk olandır. O çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” buyuruyor. Kişi, servetinin vebalinden başkasını öbür âleme götürmez. Götüreni, gören varsa söylesin! Ailenin nafakası, toplum hizmeti ve muhtacın ihtiyacını karşılamakla elde edilen sevaplar hariç! Hâl böyle olunca, mazluma “Ah!” çektiren akıbetine yansın!

 

İnsanın kıymetini, insan bilir. Bilmeye de mecbur. Sokağa çıkmanın yasaklı günlerinde evimin balkonundan sokağa ve karşıdaki kültür parka bakardım. Bir de, serbest zamanlarda gelip geçen insanlara… Yaşlı ve genç, her biri yaşamın birer değeri… Sokakta, parkta, pazarda vs. dünyanın her yeri insanla güzel… Maalesef, hayatı çirkinleştiren de insan… İnsan hakkı, sevgi ve saygınlığına duyarlı olana ne mutlu!

 

“Gündönümü” 21 Haziran günü olarak biliniyor. Gündönümü, aydınlık günlerin uzaması ve karanlık gecelerin kısalmasının sonudur.  Gündönümü, insanın yeni bir döneme hazırlık başlangıcı... Tedarik zamanı... Uyarı, silkiniş ve diriliş vaktidir.  Geçmişi sorgulamak ve geleceği yorumlamak zamanıdır. Savaşlara son barışa devam denilecek andır. İnsan haklarına, sevgi ve saygınlığına duyarlılık göstermenin vaktidir.

 

Gündönümü, zoru aşmak ve müşkülatı kolaylaştırmak zamanıdır. Barışa atılan adımdır. Dostluğa uzatılan zeytin dalıdır. Geç de olsa barış, savaştan yeğdir: İnsanlık, akıntıya kapılmış gidiyor. Kimi haklı, kimi haksız... Kimi mazlum ve kimi de zalim! İnsanın hakiki değeri servet, şehvet ve şöhrete olan alakası nispetinde ortaya çıkar. Çıkarı uğruna başkasının hak ve şerefini hiçe sayanın değeri de “hiçtir” hiç! Aldanmayın, gösterilen aldatıcı menkul değerli itibarlara…

 

Sevgi de, saygı da mazlumu haklar bağlamında mağdur etmemektir. Başkasının izzetine, iffetine göz, gönül ve dil uzatmamaktır. Yaşam mücadelesinin hakkaniyetle yapıldığı an insanlığın gündönümüdür. Mağdurun “Ah!” çekmediği gün, gündönümüdür. Bugün güçlü olanın yarın yüzüne konacak sineği kovacak takati kalmadığı vakit, pişmanlığın fayda vermeyeceği andır. O anda bir gündönümü anıdır.

 

İnsan hayatı öyle yaşamalı ki, geriye baktığında nedametsiz gündönümleri olsun. Aslında her yeni gün, insanın gündönümüdür. İnsanın iyi hâllerine, kâinatın tanıklık yapacağı o gün gündönümüdür.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!