Oruç, insan ve zaman üzerinde Allah’ın adaletinden bir cüzün tezahürüdür. Oruç, öyle bir ibadettir ki, bütün zamanlara sâri tebdille zuhur eder. Zaman ölçü birimleri üzerine oruçla gelen Allah’ın adaleti yıl, ay, hafta, gün ve saat olarak vuku bulur.  Zaman, orucun önemli kıstasıdır. Orucun başlangıç ve bitişi zaman ayarlıdır. İnsanın kulluk kalitesi muhtelif sebeplerle sınava tabidir. Sınava tabi olan kul, sınavı yapan Rab’dır. Ne mutlu, sınav kazanmış olarak yaradanın huzuruna varanlara!

 

Doğumun da, ölümün de tekrarı yoktur. Ama oruç başlar, biter ve yine gelir. Her gelişinde yeni doğan güneş gibi pek çok değerlerle gelir. Güneşin dünyayı aydınlattığı gibi gönülleri aydınlatmaya gelir. İnsan, ötelerin ötesi mutluluğu için oruçla buluşur. İnsanın oruçla her buluşması kendisini yeni bir kontroldür. Her oruç, ilahi sınavın bir aşamasıdır. İlahi sınavlar mutlak iradenin insanı değerlemesidir. Oruçlu, oruç hâlinde istediğini değil kendisinden istenilen orucun gereklerini yapar. Aksinde, o oruç bozulur. Oruç, yarar ve sırlarla dolu kutsal bir olgudur. İnsanda iyi huyları zenginleştiren bir eğitim sistemidir. Oruç, insanı zararlardan koruyan rahmani bir lütfudur. İnsana ilahi emir ve tavsiyedir. Oruç mevsimini doyasıya yaşayanlara oruçları kutlu olsun!

 

Mülk suresinde: “Hükümranlık elinde bulunan Allah her şeye gücü yetendir. O, insanların hangisinin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölüm ve hayatı yaratandır.  Görmedikleri halde Rablerinden korkanlara bağışlanma ve mükâfat vardır. Allah, rızkını keserse kim rızık verecek? …Söyleyin bakalım! Suyunuz çekiliverirse size temiz akarsuyu kim getirir?” uyarısı yapılmakta.   Müslüman, koşulları icabı oruçla mükelleftir. Sağlık, iskân ve güvenlik şartlarında oruçtan sorumludur. Oruçla Allah ile olan münasebetini kontrol eder. İnsanlarla olan ilişkisini denetler. İnsan, oruçlu olduğu zamanda bedenine harici girişlere dikkat ettiği kadar ruh hâlinden sadır olan davranışlara da özen göstermeye mecburdur.

 

Oruç, zaman ve insan üzerinde Allah’ın adaletinden bir cüzdür, demiştim. Hiçbir gün yoktur, kendisinde oruç yaşanmamış olsun! Böylelikle, oruçlu günler adaletle tüm zamanlara yayılmış oluyor. Oruç, toplumsal bağlamda sosyal bir ibadettir. Bakara suresinde: “Ey iman edenler, oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizin için de farz kılındı. Belki korunursunuz… Hasta veya seferi olanlar tutamadığı oruçlar sayısınca diğer günlerde oruç tutsun. Oruç tutamaya güçleri yetmeyenler bir fakiri doyuracak kadar bir bedel ödesinler… Kıymetini bilirseniz, oruç tutmanızda pek çok faydalar vardır… Allah size kolaylık diliyor. Zorluğu emretmiyor… Tan yeri ağarıp beyaz iplik siyah iplikten seçilinceye kadar yiyin, için ve sonra da ertesi geceye kadar oruç tutun.” buyuruyor. Allah,  insanın oruçla pek çok zararlardan korunmasını istiyor.

 

Kim bilir, insan oruçla buluştukça ne kötülükler yok olacak ve ne güzellikler oluşacak?  İnsan, oruçla buluştukça kavga ve kötülüklerden kurtulacaktır. Oruçta gaye, insanı marazdan kurtarıp şifa kaynaklarıyla buluşturmaktır. Oruç, İslam dininden önceki ilahi dinlerde de vardı. O dinlerdeki oruç ibadetinde, yasaklar fazla idi. Kaza ve bedel ödeme kolaylığı yoktu.  İslam’da insan için oruç şartları kolaylaştırılmış. Kaza ve fidye ile ödeme hakkı verilmiş. Oruç insanlığı iyiliklere, güzelliklere, hoşgörüye, barışa ve huzura taşır. Oruç insanlığı evrensel değerlerle buluştur. İnsanı hakikate kavuşturur.

 

Oruçluyum diyen hasetlik, yalan, hile, gıybet vs. kötü ahvalden uzaklaşmak zorunda. Müslüman yaşamının her evresinde kötülüklerden arınıp iyi davranışlarla donanmadıkça ziyandadır. Ne adına olursa olsun bilmediğini bildiğini sanan cahilin şerrinden Allah, insanı korusun! Sokrat, ölmekten değil bilmediğini bildiğini zannedenden korkarım demiştir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!