UNESCO’NUN, 2021 yılını “YUNUS ERMRE YILI” ilanı ile alâkalı bu makale dördüncü seri yazım. UNESCO, bizim YUNUS’UN dilinden anlamış olmalı ki, onu dünya klasmanı gündemine taşıdı.  YUNUS’UN dilinden aklın sesi sadır olmuş. Şiirlerinde insanı bahsi ana rahminden, bu dünya ahvalinden ve öbür dünya vaziyetinden bir kültür hazinesi. Bu hazinedeki cevherleri aklın içerisinden çıkarıp kendine özgü diliyle bir barış ekolü olarak tüm insanlığa seslenmiş. Bir dilin barış dili olması için besin kaynağının “sevgi” olması şarttır. Sevgi olmadan uzlaşı ve hoşgörü olur mu? Uzlaşı ve hoş görü olmadan barıştan söz edilebilir mi? 

 

Bu yazıya “BİZİM YUNUS’UN DİLİYLE AKLIN SESİNİ” Hak cihana doludur adlı şiirinden alıntı dizelerin tahliliyle başlamak istiyorum. “Hak cihana doludur. Kimseler Hakk’ı bilmez. Onu sen senden iste o senden ayrı olmaz / Dünyaya inanırsın rızka benimdir dersin. Niçin yalan söylersin çün sen dediğin olmaz / Gelin tanış olalım işi kolay tutalım. Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.” diyen bizim YUNUS’U aklın kulağı ve insafın erdemliği ile dinlemek lazım. Yunus diline aklın kulağını vermeden onun kültür anlayışını anlamak kolay mı? Yunus dili sevgi, hoş görü, uzlaşı, dostluk ve barış dilidir. Onun dilinde kin, nefret, yalan, iftira, gıybet ve hakarete yer yoktur. Onun dili kirli değil, arıdır. 

 

Yunus, başta insana insanın kendisini ve Hakk’ı hatırlatır. Evreni, evrenin varlıklarını ve varlıkları vereni anımsatır. İnsana, insan değerini bilmesini öğütler. Gönül diliyle o öyle seslenir ki, ancak onun sesini aklın kulağı duyar. Yunus şiir diliyle akıl sahiplerine sen dünyaya hayran kalacağına, dünya sana hayran kalsın. Öyle bir hayat yaşa da duruş ve tavrından dünya senden ders alsın. Dünya senin varlığınla “onur” duysun. Uhrevi âleme göçtüğünde, arkandan “yas” tutsun. Hayatı öyle yaşa ki, seninle dengeler yerine otursun. Sen, her varlıkta Hakk’ı gör. Gör ki, aklın gözü benliğini görsün. Benliğinde, sevgi ağı örsün. Dünyanın görünüşü seni yanıltmasın. Sen, sensin. Sen, Hakk’ın yeryüzündeki temsilcisi olduğunu bil. Bu değere liyakatinle ait olmaya bak… Yoksa rüzgârlar önünde kuru yapraklar gibi savrulur gidersin, anlayışının dersini okutur.

 

Gelelim “Bizim Yunus” ifadesine… Yunus’un kültür anlayışı, ilke ve öğretisini benimseyip özümsedim demek için onun şiirindeki yaşam ahlakıyla bezenmek lazım.  Onu anlamadan  “Bizim Yunus” deyip sahiplenmeye çalışmak ne denli realist ve etik olur? Hele onun şiir kültürüne aykırı davranışlar sergilemeye ne demeli? Yunus şiiriyle aklın kulağına, aklın gözüne ve aklın izanına hitap eder. Düşmanlık peydahlayan kavgalı ve davalı tutumlardan uzak durmayı hatırlatır. O, dostluk doğuran etik değerlerden sevgi, hoşgörü ve uzlaşı telkin etmiş.   

 

Yunus’un şiirinde insan benliğinin özünü, özünde benliğini görür. İnsanın aklındaki önce özüne, özünden yüzüne, yüzünden gözüne ve sonra sözüne yansır. “Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı / Söz ola ağılı aşı yağ ile bal ede bir söz.” Yunus, bu dizeleriyle insan hayatında sözün önemini dile getirmiş. Bazı sözler savaşa ve bazı sözlerse barışa nedendir. Bazı sözler, zehir zemberek ortamı bal-yağ gibi yumuşatıp tatlandıracağına dikkat çekmiş. Bizim Seyitgazi yöresi halk dilinde meşhur bir tabir vardır. “Hayvanı yular, insanı söz bağlar.” diye.

 

Şiir, anlatılmaz anlaşılır görüşünü benimserim.  Şiirin inşasında kullanılan kelimeler de, yapı tuğlaları gibi eskir. Cari dilde günceliğini yitirir. Şiirlerin kendi koşullarında anlaşılmasını yorum ve tahliller kolaylaştırır. Önemli olan şiirin orijinini bozmamaktır. Kültür değerine bağlı kalmaktır. O günkü halk ile bugünkü halkın yaşam tarzını kendi bağlamlarından koparmadan hayat dersini alabilmektir. Her toplumun değişmez milli ve dini değerleri vardır. Milletin bekası, değerlerinin canlılığına bağlıdır.  Ait olduğu milletler gibi kişilerin de bireysel anlamda istiklal ve istikballeri hayatiyet arz eder.

 

Bir millet, istiklal ile istikbalini kaimlik ve daimlik üzere kurar. Kişilerse, istiklal ve istikbalini ölüm öncesi ile ölüm sonrası olmak üzere iki aşamalı hazırlarlar. Ömür veya ölümü önemsemeyen kendisini heder eder. İstiklal ve istikbalim deyip başkalarının istiklal ile istikbalini hiçe sayanın vay hâllerine! Kişi, başkalarına değer verdikçe kendi değerine, değer katar. Fakat bu noktada neye değer verilip verilmeyeceği öne çıkar. Değer yargılarını yitirenlerin akıbetleri hayrola! Değerlerini ayakta tutanlarınsa, yolları açık ola!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!