UNESCO’NUN bu yılı “YUNUS EMRE YILI” ilanını takdire şayan bulduğumu yazmıştım. UNESCO, YUNUS EMRE’NİN barışçıl dilini, benliğindeki güven, sevgi, hoşgörü ve uzlaşı gibi değerleri iyi anlamış. Anlamış ve uluslararası gündeme taşımış. UNESCO’NUN buna gerek duymasının sebebi geçmişten günümüze ve gelecekte insanlığın barışa duyduğu ihtiyaca esas hakkaniyet, güven, huzur, sevgi, uzlaşı, hoşgörü gibi değerler olmalı. UNESCO,  YUNUS EMRE’NİN şiir kültüründeki barışçıl ayak izleri ile ayak seslerini doğru izlenmiş. Gönül mimarisindeki merhameti, şefkati ve fazileti doğru kavramış. 

 

“YUNUS EMRE YILI” anısına bir sene ulusal TV ekranlarının birer köşesinde Yunus Emre’nin gönüller yumuşatan, merhamet çağrıştıran ve barışa davet nitelikli “Sevelim sevilelim veya yaratılanı hoş gör yaradandan ötürü” gibi dizelerinden biri yazılı olsa kimin ne kaybı olur? Ya da işyeri giriş kapılarına bu ibarelerden yazılsa kimin zülfü yârine dokunulmuş olur? Önerisinden sonra Yunus Emre’yi aslı olup olmayan menkıbelerle insanlığın zihninde canlandırmanın doğru ya da yanlışlığını okuyucuya bırakalım. Yunus Emre’yi tanımanın sağlıklı yönü şiirleridir. O, şiirlerini akılla gönül harmanında hasat ederken dost bağına güven, sevgi ve hoş görüyü medeni cesaretle ifade etmiş. Bizim Yunus’u tanımak için şiir dünyasına hislerden öte aklın adımlarıyla girmek daha yararlı olacaktır. Dedikten sonra, onun şiirlerini tahlile çalışalım.

 

Yunus diline kulak verelim. Onun gönül dünyasına girerken akıl ve vicdanı birlikte harekete geçirelim. Şiir tahliline “BENİ BUNDA VEREN BİLİR” şiirinden dizelerle başlayalım. “Beni bunda veren bilir ben bunda ne işe geldim. Kararım yok bu dünyada giderim yumuşa geldim /  Dünyaya çok gelip gittim erenler eteğin tuttum. Kudret ününü işittim kaynayuban cûşa geldim / Sert söz ile gönül yıktım od oldum canları yaktım. Sırrımı bu halka çaktım alâmet temaşa geldim / Ben oldum İdris’i terzi, Şît oldum dokudum bezi. Davud’un görklü avazı âh edip nalişe geldim / Âşık oldum şol ay üze nisar oldum bal ağıza. Nazar kıldım kara göze siyah oldum kaşa geldim.” Yunus Emre’yi “Bizim Yunus” der, sever ve değer veririz ama kutsamadan. Kutsallık bir başka şey! Kutsal, kendisine tapınılacak ya da uğruna can verilecek kadar sevilecek varlık demek…

 

Ulvi veya süfli seviyeleri unutmamak lazım... İnsanın ilahi ilişkiler bağlamında yükselebileceği iki önemli mevkii tartışılamaz. Birisi “nebilik”  ve diğeri de “velilik” mevkii... Nebilik, ispatı mümkün ve velilikse delili statik olmayandır. İspatı mümkünle mümkün olmayan tartışılır mı? Velilik ve nebilik mertebeleri hakikattir. Hakikat, ispatın kendisidir. Hakikatin aksini iddia mesnede muhtaçtır. Nebiliğin mucizevi delilleri olur. Son peygamberle mucizeler dönemi son bulmuştur. Velillikse son insana kadar devam edecektir. Peygamberler halkları tarafından bilinen kişilerdir. Velilikse, Rabbi ile kulu arasında gizli ilişkidir.  Allah’ın veli kulları keramet ehli kişilerdir. O kişiler, kerametin aleniyetinden hoşnut olmazlar. Yunus Emre’nin “veli” olup olmadığını sözün âlâsı Allah bilir, diyelim. Kutsiyet mevzuu böyle biline… Bundan öteye geçmeden kendi yolumuza devam edelim.

 

Allah’ın sevgili kulları gibi nazlı kulları da vardır. Allah’ın indinde her bir kulunun yücelik veya süflilik değeri kendine özeldir. Allah, indinde her kulun kendi özelindeki değeri bir başkasının ölçme ve yargılama hakkı yoktur. Yunus Emre’nin şiirlerini tahlile ilk olarak şu şiiri yeğledim. Yunus Emre, bu şiirinin hemen başında dizelerine soru ve sorguyla başlamış. Aklı ile aklına sormuş. İradesiyle benliğini sorgulamış. Dünyaya geliş gayesine cevap bulup o uğurda kendisine değer biçmeye atak yapmış. Yüreğindeki cevheri “Beni bunda veren bilir ben bunda ne işe geldim. Kararım yok bu dünyada giderim yumuşa geldim.” kelimelerindeki hakikatle fazilet dilini numune olarak dâhilden harice dökmüş. 

 

Yunus Emre şiirinde, bu dünyaya beni layık gören niçin geldiğimi bilir. Bildiğim, dünyada kalıcı olmadığım. Dünyaya geliş gaye ve görev bilincim iki cihan sermayemdir. Dünyaya gelişimden sorumlu değilim ama yaratılış gayeme uygun vazifemden mesulüm. İnsan olmanın mesuliyetini yerine getirip getirmediğime dair yarın bir başka âlemdeki suale ne cevap veririm, soru ve sorgusunu yapmış. DEVAM EDECEK…

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

                                                                       

Cari dilde kullanılmayan kelimelerin anlamları:

Yumuş, görev bilinci                        Temaşa, seyir... 

Naliş, feryat…                                  Od, ateş…

Nazar, bakış…                                 Cûşa, kaynamak…

Nisar, dökmek…