Korona virüse karşı yeni önlemler ve yasaklar dün itibariyle uygulanmaya başlandı. Bu yasaklardan en çok etkilenenler ise yine lokanta, restoran ve kafe sahipleri oldu. Esnaf ya işletmesini kapatacak ya da paket servis uygulamasına geçecek. Konu hakkında Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, “Tedbir kararlarına karşı değiliz ama bir tedbir alınacaksa sanayicisi, memuru, tüccarı el birliği ile milletçe bu işin üstesinden gelinmeli. Sadece esnaf üzerinden tedbir kararları üretirseniz bu işin üstesinden gelinmez. Biz artık çok yorulduk, kendimizi cezalı hissediyoruz. Virüsün kaynağı biz değiliz. Bizi cezalandırmasınlar artık. 10 aydır kapalı işletmelerimiz var. Bu insanlar ne yiyip ne içiyor, kirasını nasıl ödüyor, evine nasıl ekmek götürüyor kimse sormuyor. Kimse bilmiyor. Bunlara acil destek olunması, asgari düzeyde ödenek sağlanması lazım. Fedakarlık yapacaksak topyekün yapalım. Biz çok yorulduk, çok yaralıyız” demiş. Pandeminin başından beri 14 günlük toplu kapatma çağrıları da yapılıyor. Belki bu 14 günlük kapatma uygulanırsa salgını büyük ölçüde durdurabiliriz. Böylece büyük zorluklar çeken esnaflar da kendilerini toparlama sürecine girebilir. Öte yandan devlet tarafından acilen destekler sağlanması gerekiyor. Pandemi süreci başında verilen kredilerin geri ödemesi başlamak üzere ancak esnaflar hala kendini toparlayamadı. Üstüne üstlük şimdi alınan kararlarla kazançları büyük ölçüde tekrar düşecek. Hal böyle olunca kredileri de ödemeyecekler ve daha fazla borçlanacaklar. Önlem almak güzel ancak bu işletmelere de destek sağlamak devletin görevidir. Ülke ekonomisini sadece sanayiciler oluşturmuyor. Esnafa da bir an önce gereken destek sağlanmalı.

BİR İLGİNÇ KARAR!

Bilindiği gibi korona virüs önlemleri kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eğitim öğretimin yılsonuna kadar online olarak devam edeceğini duyurmuştu. Ardından Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 23 Kasım’dan itibaren resmi ve özel anaokulları ile anasınıflarında eğitim öğretimin kesintisiz bir şekilde 5 gün boyunca devam edeceğini duyurdu. Bu karar büyük ihtimalle çalışan aileler nedeniyle alındı. Çalışan ailelerin küçük çocuklarının sağlığı bu kararla tehlikeye atılmış olmuyor mu? Okul öncesi öğretmenlerinin de sağlıkları tehlikeye giriyor. Ekonomide çarkların dönmesini isterken bir yandan da halkın sağlığı tehlikeye atılıyor. Hem pandemiyle mücadele etmek istiyoruz, hızla artan vaka sayılarının önüne geçmek istiyoruz, diğer yandan da buna yönelik alınan kararları değiştirerek, halk sağlığını tehlikeye atan kararlar alıyoruz. Bu karar yerine devlet işverenlere destek olmalı, çocuğu olan ailelerde bir ebeveyn izinli sayılmalıdır. Ayrıca uzaktan eğitimde de birçok sorun yaşanıyor. Herkesin eşit eğitim hakkını gözetmek adına devlet tarafından uzaktan eğitime erişemeyen çocukların ailelerine de destek verilmelidir.

COVİD-19 MESLEK HASTALIĞI SAYILACAK MI?

Sağlıkçıların hakkını gerçekten ödeyemeyiz. Salgının başlangıcından bu yana en ön saflarda hayatlarını riske atarak bizleri yaşatmak için çalışıyorlar. Vaka sayılarındaki artış yükseldikçe sağlıkçılar da tükeniyor. Korona virüs nedeniyle arkadaşları yaşamını yitiriyor. Bu da psikolojilerini olumsuz etkiliyor. Gel gelelim dünyanın birçok ülkesinde meslek hastalığı olarak sayılan Covid-19 ülkemizde sağlıkçılar için meslek hastalığı olarak kabul edilmiyor. Tamam haklarını ödeyemeyiz diyoruz da en azından ödemeye çalışsak mı acaba? Ödemeye de Covid-19’u meslek hastalığı sayarak başlayabilir, ondan sonra da sağlıkçıların biriken sorunlarını çözerek ödemeyi sürdürebiliriz. Sağlıkçıların çok haklı bir sloganı var. ‘Yaşamazsak yaşatamayız’ Gerçekten sağlıkçıları daha fazla göz ardı edersek, pandemi sürecinde daha fazla tükenmelerine izin verirsek durum bizler için de iç açıcı görünmüyor. O yüzden bir an önce Covid-19 dünyanın diğer 130’a yakın ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de meslek hastalığı olarak kabul edilmeli.