Soyadları ile müsemma iki güzide insan. Biri edebiyat öğretmeni ve diğeri onun talebesi. Kendilerini yarım asır önce tanıdım. Nihat Ateş Hocam, 1969-1970 eğitim ve öğretim yılı Eskişehir İmam Hatim Lisesi ortaokulu birinci sınıfta “Türkçe” öğretmenimdi. İsmet Çakmak’la aynı okulda öğrenci iken hemşeri kaynaklı ünsiyetimiz oldu. Hayatın akışında insan yaşamını idame için eskilerin deyimiyle “doyduğu yere” yerleşiyor. İsteyerek ya da istemeyerek farklı diyarda yurt tutuyor. Bu nedenle çok şeyler anılarda kalıyor. Hatıralarını aziz bilenlere ne mutlu!

 

Yazımda, ön isimden önce kendilerini soyadları ile “yâd” etmeyi yeğledim. Kimlikten ziyade kişilikler üzerinde durmak istedim.  Söz konusu, insanın Türkçe öğretmeni olduğunda kaleminden evvel duyguları titriyor. Böyle durum, öğrencinin öğretmenine olan saygısındandır. Talebenin hocasını bilge kişi görmesiyle ilgilidir. Öğrenci, öğretmenini bilge ve ilkeli görmüyorsa o öğrencinin öğretmeninden alacağı hiçbir şey yoktur. Eğitim ve öğretimin başarısında bütün yükü öğretmen veya öğrenciye yüklemek yanlış olur. Diğer unsurların pozitif veya negatif etkilerini unutmamak lazım!

 

Öğretmenle öğrenci birlikte yolda yürürlerken talebenin hocasından birkaç ayak geride yürümesi görgü ve saygı ifadesidir. Hocası yanında talebenin sesini hocasının sesinden fazla yükseltmemesi nezaket kuralıdır. Aydın toplumlarda ahval budur. Aksinde, öğrencinin öğretmeninden alacağı “nasibi” nakıstır. “Ne kadar değer o kadar eder” ticaretin altın kuralıdır. Ne yazık ki, günümüzde insani değerlerin yerine haksız edinimlerin itibarı zirve yapmış durumda. Haklar manzumesinde insani değerlerden sevgi ve saygı zafiyeti toplumsal çöküşün ana amili olduğu unutulmamalı.

 

Sözün özüne gelelim. Hocam Nihat Ateş ile hemşerim İsmet Çakmak kendilerini çok yönlü yetiştirmişler. Ortak yanları, sosyal toplum bağlamında barışçıl karakterler. Toplumsal huzur, güven ve barışı önemsemiş şahsiyetler. Abartıya kaçmadan Nihat Hoca’mın özelinden söz ederek konuyu zenginleştirmek istiyorum. Dedim ya! Nihat Hocam, Türkçe öğretmenimdi. Dilerim, her öğretmen onun davranış biçimleri çizgisinde olsun.  Mükemmel bir üslup ve ifadeye sahip… Hitabeti fevkalade. Kılık kıyafette özenli… Konusuna hâkim. Çağdaş eğitim ve öğretimin örnek karakteri. Diksiyonda tam bir hükümran… Öğrencilerine istikbal, istikrar ve istiklalin yolunu göstermiş münevver insan.

 

11 KASIM 2020 Günü “SÜTÜ BOZUK” başlıklı yazım Nihat Hocam ile İsmet hemşerimin yıllar sonra sosyal medyada hasbihâllerine vesile oldu. Nihat Hocam, teveccüh gösterip yazımı okumuş. Yazının altına düştüğü: “Yunus Emre, insan söylemediği sözü iki kez, söyleyeceği sözü dört kez düşünerek söylemelidir. Sevgiler, çok güzel yazmışsın.” derkenar notu benim için çok değerli. Bu değerin maddi pahası yoktur. Manevi kıymeti çoktur. Yazı ve konuşma kültürümde Nihat Hoca’mın emeği büyüktür.

 

Yazı akabindeki derkenar notlarda öğrenci Çakmak: “Hürmetler Sayın Hocam” hitabıyla Nihat Hoca’ya hürmetlerini arz etmek fırsatı bulmuş. Öğretmen N. Ateş: “Yıllar sonra sizlerle haberleşmek beni çok mutlu ediyor. Öğretmenliğimin en güzel anlarını sizlerle yaşadım. Sevgiler.” diyerek, yıllar öncesinde yaşadığı duygularını hazla dile getiriyor. Çakmak: “Öğrencilik hâlim.” Öğrencilik hâlini tanıtma amaçlı bir fotoğrafını koyuyor ve altına “Sizi çok sevmiştik, Hocam!” ifadeli not düşüyor. Nihat Hoca: “Resmi görünce sanki karşımda sırada oturuyorsun. Çok düzgün bir çocuktun.” söylemleri ile elli yıllık anıları karşılıklı sevgi ve saygıyla anmaları pek çok öğrenci, öğretmen, veli ve idareciye örnek olur.

 

Dördüncü paragrafta onların toplumsal güven, huzur ve barışa bakışlarından bahsettim. Soyadlarıyla müsemma kişiler diyerek yazıya başladım. Bunu biraz açmak istiyorum. Nihat Hocam öğretmen, eğitimci, toplum insanı, evrensel ufuklu bir kişiliğine sahip… Her öğrencisini geleceğe hazırlamak için el uzatmaktan kaçınmadığını öğrencileri iyi bilirler. Ateşin pişirme, olgunlaştırma, kıvama getirmek gibi sayılamayacak kadar faydaları çoktur. Nihat Hocam da soyadı özelliğinde cehalet, gaflet ve bağnazlığı yakıp yıkamanın gayretiyle öğrencilerini pişirerek, olgunlaştırarak ve kıvama erdirerek yaşama hazırlamaya çalışmıştır.   Daha fazla söze gerek yok.

 

Hemşerim İsmet Çakmak, dost gönüllü ve çok yönlü insan... İyi de bir müzisyen… O da, soyadı ile müsemma birisi…  Eskiler: “Hareketli, yararlı ve sağlam karakterli insanlara çakmak gibi maşallah!” derlerdi.  

  

Eğitim ve öğretimin başarısızlığında sevgi ile saygı fukaralığı vardır. Eğitim ile öğretimin gelişimine sebep öğrenciden öğretmene saygı ve öğretmenden öğrenciye olan sevgi ağıdır. Bu sevgi ve saygı ağını kim nasıl kurar sorusunu bireyden aileye, sosyal çevreden toplum bütününde her kesim kendisine sormalı.

 

Yıllar sonra öğretmenle öğrencisinin sosyal medya hasbihallerine vesile olmakla kendime pay çıkartmaya hakkım olduğu kanaatindeyim. Böyle bir durum benim için onurdur. Bundan ötesi, gök kubbede hoş seda bırakanlara ne mutlu! 

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!