Din Ticareti ile Kelile ve Dimne iki ayrı edebi eserdir. İki eser de başka coğrafyalarda, değişik zamanlarda ve farklı düşünce dünyası müelliflerince kaleme alınmış kitaplar. Din Ticareti Garp klasiklerinde, Kelile ve Dimne’de Şark klasikleri arasındaki sarsılmaz tahtlar üzerinde yerlerini almış eserler.

 

Amerikan edebiyatının dünyaca ünlü romancısı Erskine Caldwell’in “DİN TİCARETİ” adlı romanında; Semon Dye isimli, ”Tanrının emriyle” insanları günahtan kurtarmak için Georgiya’ya bir gezgin papaz gelir. Yöre halkına misafir olur. Dini kisve altında; halkın duygularını sömürürken bir yandan da ekonomik çıkarının yanı-sıra gönlünü eğlendirecek kadınların peşlerine düşer. Amerika’da milyonlarca adet satışı yapılan “Din Ticareti” adlı bu romanın kahramanı madrabaz, yobaz, hokkabaz ve şarlatan tiplemedir.

 

İnsan karakterlerinin fabl ve intak sanatlarıyla işlendiği Filozof Beydaba’nın “Kelile Dimne” adlı kitabının sekizinci bölümündeki: “Kötü Niyetlilerin Sözüne İtimat Câiz değildir” başlıklı yazıda hile, istismar, yanıltma ve kandırmanın insani değer yargılarını nasıl bozduğu ele alınıyor.

 

Her iki kitabın gayesi insan huzurunu ve toplumsal barışı bozmaya yönelik tipleri tanıtmaya çalışmak. İnsanlık hokkabaz, madrabaz, şarlatan ve yobazdan tiplerden çektiği kadar hiç bir şeyden çekmemiştir. Bu dört tiplemenin özelliklerine bakıldığında madrabaz çıkarının peşinde, hokkabaz aldatmanın derdinde, yobaz kuru inadın izinde ve şarlatan ukalalığın gayretindedir. Her dört tip de, kurbanlarını çok iyi seçerler. Amaçları hile, istismar, yanıltmak, hurafe ve batıl inançlar üzerinden sömürüye yöneliktir.

 

Yobaz, saplantıları olan; inandığı yanlışları yaşadıkça doğru kabul edip bağnazlığı kimseye bırakmayan çıkarcı tiptir. Bu tür düşünceli insanlar, inançların doğrularını değil kendi yararlarına olanları doğru olarak başkalarına kabul ettirmeye çalışan hak ve hakikat nasipsizleridir. Yobaz olguları öyle algılar ki; onun bakışıyla helaller ile haramlar aslının dışında anlam bulurlar. Her hangi bir nimeti başkalarına haramlaştırıp kendileri için o nimeti mubah addederler. Kendisi yaparsa hayır işlemiş ve onu bir başkası işlerse günaha girmiş olur. Kendince o velidir, ne yapsa yeridir.

 

Madrabaz, her nimeti sahiplenerek çevirmedik dolap bırakmaz. Her yaptığını din adına topluma hizmet etmiş gibi sunar. Algı oluşturarak sinsi entrikasını empozeye çalışır. Nema ve menfaat sağlamadığı hiç bir iş için kılını dahi kıpırdatmaz.

 

Bu dört karakter tipin ortak noktaları hile, sömürü, istismar, riya ve yalandır. Bu kişilerin hayat biçimleri maraz, istismar ve mübalağa olarak şekillenir. Hak ve hakikate muhaliftirler. İnsani davranışlardan iyilik ve kötülük telâkkileri insanlık tarihi kadar eskidir. Bu tipler, insanlığın karşısına hadiselerin durumuna göre değişik biçimlerde çıkmayı başarmışlardır. Yobaz, madrabaz, hokkabaz ile şarlatanın vicdan, insaf ve izanla uzaktan-yakından alâkaları yoktur. İnsanların gaflet içerisinde olmalarını Allah, Kur’an’da istemediğini belirtiyor. Akıl sahiplerinden olunmasını tavsiye ediyor.

 

Madrabaz, yobaz, hokkabaz ve şarlatan tipler iki zıt kutup olan ifrat ve tefritin uç noktalarında rol oynayan aktörlerdir. Madrabaz, yobaz, hokkabaz ve şarlatanlar insanlığın yaşadığı felâket ve musibetleri körükleyip çıkar peşinde koşanlardır. Bu tiplemeler toplumda istismara işlerlik kazandırıp aldatmak, sömürü yapmak,  fitne çıkarmak ve nifak sokmak için ortam bulduklarında mıskallarını hemen öttürürler. Dört karakter yapının kafa yapıları farklı düşünceli olsa da daima hile üretme çabasındadırlar. Onların vicdanlarında merhamet ve hakkaniyete yer yoktur.

İslam’ın geliş gayelerinden biri de güven duygusu, huzur ve toplumsal barışı sağlamaktır.