“Her hücuma mukabil hücumla mukavemet göstereceğiz. Boğazımıza takılmak istenen her ilmeğe, ayaklarımıza ve ellerimize vurulmaya teşebbüs edilen her zincire göğsümüzdeki imanla cevap vereceğiz. Biz eğer günün birinde bu davamızı kaybedecek olursak meydanlarda can vereceğiz. Fakat geri dönmeyeceğiz. Hiçbir kuvvet bizi korkutmamalıdır. Burada ne kadar az olsak, fakir bulunsak da yine kuvvet ve kudretimizin yettiği kadar uğraşmaya azmetmiş bulunduğumuzu herkesin anlaması ve takdir etmesi gerekir”. 1946

 

                                                                                                Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

          Dünyanın her tarafı ateş çemberinden geçerken Anadolu coğrafyası 39 vatan evladının yasını tutuyor. Görevlerini yapmaktan başka amaçları olmayan bu yiğitlerin evlerine kor ateş düşürüldü. Öncelikle bu yiğitlerin ailelerine yakınlarına ve Yüce ulusumuza başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Hepsine Yüce Allahtan rahmet diliyorum.

Bizler böyle hüzün verici bir ortamda iken Ankara’da 14. Kitap Fuarı düzenleniyordu. Bu nedenden ve başka bazı nedenlerden olacak ilk günlerde ilginin az olduğunu belirtmek istiyoruz. İlerleyen günlerde ilginin ve katılımın arttığını kaydetmek istiyoruz. Düzenlenen bu tür fuarların en önemli yanının yazarlarla okurların bire bir görüşmesini sağlamanın yanı sıra sormak istediği soruları sorabilmiş olmasıdır. Bu tür sorgulamadan son derece mutlu olduğumu da kaydetmek istiyorum. Çünkü daha önceki fuarlara katılarak kitap alan bazı okurlar yeni kitabımızın olup olmadığını sorguladılar.

Kitap Fuarlarının önemli özelliklerinden birisinin de ülkelerin fuarlara ONUR KONUĞU olarak katılımlarının sağlanıyor olmasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de olanakları ölçüsünde düzenlenen fuarlara katılımlarını olumlu bulduğumuzu da kaydetmek istiyoruz. Ülkemize ait herhangi bir kitabı alanların genel çerçevede bilgi sahibi olmalarını kazanım olarak alıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru geri sayım devam ederken ortamın biraz olsun gerilmeye başladığını üzülerek de olsa gözlemliyoruz. Buna karşın karşımızdakilerin göstere göstere sınır kapılarını uyduruk gerekçelerle kapatmış olmalarını ülke ekonomimizi çökertmek için uygulamaya koydukları ambargo olduğunu özellikle kaydetmek istiyoruz. Böyle bir ortamda karşımızdakilere ortak noktada uzlaşarak yanıt verilmesinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz.

Buradan yola çıkacak olursak adada bulunacak olan çözüm konusunda da birlikteliğin sağlanması seçim sonrasında da kim seçilirse seçilsin yol haritası olacaktır. Bugüne değin kuramadığımız ULUSAL KONSEYİ’nde temellerinin atılmasını sağlamış olacaktır. Bunun kurulması sonrasında yaşamakta olduğumuz dağınıklığın da ortalıklardan kalktığına da tanık olacağız.

Ada’da görevli İngiliz Yüksek Komiseri Bay Stephan Lillie geçtiğimiz günlerde tavşanla tazı avına çıkmış gibi, “doğru çözüm Kıbrıs Türk’lerinin izole edilmesi ile olamaz” diye konuşuyordu. Bu düşüncesine açıklık getirirken de Kıbrıs Türk ve Rum tarafları arasında temasın güven yaratıcı önlemler içerdiğini ve işbirliğinin gerektiği anlaşılmaktadır. Bu açıklamaya koşut karşımızdakilerle işbirliği bir yana bize ambargo ile yanıt veriyorlar. Bu ortamda çözümün ne şekilde sağlanacağına da Bay Lillie açıklık getirmelidir.

Kıbrıs Türk’lerine uygulanan izole işlemlerinin kaldırılmasının çözüme yönelik bir adım olacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…