İblis, Eyüp Peygamberin evini yerle bir ettiğinde Hz. Eyüp’ün evlatları göçük altında kalıp öldüler. İblis, Hz. Eyüp’e gelerek evinin yıkılıp yerle bir olduğunu söyledi. Hz. Eyüp bunu duyunca hemen Rabbine secdeye kapandı. Tövbe-i istiğfarda bulundu. Allah-u Teâlâ, İblis’e:

-Eyüp kulumu gördün mü? Buyurdu. İblis:

-Sıhhatli olduğu için mal ve evlât zayiatından etkilenmiyor. Allah-u Teâlâ, İblis’e buyurdu:

-Ey İblis seni, onun bedenine de musallat ettim. Ona ne yapabilirsen yap! Yalnız gözü, kulağı, kalbi ve diline dokunma…  Bedeninin diğer yerlerine ne yapabileceksen yap! Allah’tan yetkiyi alan İblis, mescide gitti. Hz. Eyüp’ü mescitte dua, sabır, şükür ve zikir hâlinde buldu.  Hz. Eyüp duasında:

-Ya Rab! Senin izzetin hakkı için bütün âlemlere verdiğin mihnet, meşakkat ve belâları bana versen yine sabrederim.  Sana şükretmeye devam ederim. Hatta sabır ve şükrümü artırırım, diyordu. İblis de, Hz. Eyüp’ten bunları duydukça kahroluyordu.  Şeytan, Hz. Eyüp’e maraz mikrobunu bulaştırdı. Mübarek bedenini hastalık illeti sardı. Birden bütün vücudu şişti.  Hastalığın beşinci günü vücudundan sarı sular ve cerahatler akmaya başladı. Yedinci gün, mübarek bedeninde kurtlar türedi. Hz. Eyüp:

-Ya Rab! Bütün vücudumu kurtlara yedirsen de şikâyet etmem. Sana olan şükrümü daha da artırırım. Yalnız düşmanım olan melunu, bana güldürme. Şeytanın sevinmesi kahrıma dokunuyor.

Hz. Eyüp’ün bedenini dertler ve kurtlar iyice sardı. Kabilesi, onu:

-Senden iğreniyoruz, dediler ve aralarından sürüp çıkardılar. O da, diyardan diyara dolaşmaya başladı. Hz. Eyüp’ün hizmetine hanımı Rahime Hatun bakardı. Vücudu bitkin düşen Hz. Eyüp, zaman zaman onun saçlarından tutarak kalkardı. İblis, bir gün insan suretine girerek Eyüp’ün kavmine geldi ve dedi:

-Aman bu kadına yaklaşmayın! Onu da aranızdan çıkarın. Hastalık ona da bulaşmış olabilir. Sakın onlara bir şey vermeyin! O kadının saçlarını kesin!

Hz. Eyüp’ün sağlığı zayıf düştüğü gibi mali gücü de tükendi. Hz. Eyüp’ün eşi Rahime bir gün bir kapıya kocası için yiyecek istemeye gitti. Ev sahibi:

-Saçlarını kesip bana verirsen ben de, sana yiyecek veririm, dedi. Bunun üzerine Hz. Eyüp’ün hanımı saçlarını kesti ve ona verdi. Bunun üzerine İblis, hemen Hz. Eyüp’e gitti ve dedi:

-Senin hanımın zina ettiği için saçlarını kestiler. Hz. Eyüp:

-Ben, iyileşir sağlığıma kavuşursam ona yüz değnek vururum, dedi. Hanımının saçlarını kesilmiş görünce sordu:

-Bu ekmeği sana kim verdi? Hz. Eyüp’ün Hanımı:

-Bedel olarak saçlarımı verdim. Karşılığında bu ekmeği aldım. Hz. Eyüp:

-Senin zina ettiğini duydum. Bu nedenle yemin ettim. Sağlığıma kavuştuğumda sana yüz değnek vuracağım. Kadın dedi:

-Yeter ki, sen iyi ol da bana yüz değnek vur. Benim zina etmediğimi de bil. Allah, buna şahittir. Bunun üzerine Hz. Eyüp:

-Allah’ım, ben ne kusur işledim ki senden uzak oldum. Ölüm, bana ömürden daha kıymetli oldu. Merhamet edenlerin en merhametlisi sensin. Diyerek Allah’a dua etti. Allah-u Teâlâ da buyurdu:

-Ey Eyüp, dediklerini duydum. Seni bu belâlara müptela kıldımsa senin,  Bana olan sabrın içindir. Bu belaya karşılık Benim de, sana mükâfatım olacaktır. Bil ki, hanımın “Allah şahidimdir.” dediği an ondan razı oldum.  O, cennetliktir. Bunu duyan Hz. Eyüp rahatladı.

Halk, Hz. Eyüp’ün hastalığından ve hanımından dolayı dedikoduya başladı. Hz. Eyüp, durumdan çok rahatsız oldu. Ellerini havaya kaldırdı. Allah’a duaya başladı:

-Allah’ım, beni koru. Bana sıhhatimi iade et! Çünkü düşmanlarım benimle alay edip eğleniyorlar. Rahmetini benden esirgeme. Bana bela versen de ben, senden dönmem. Etlerim döküldü. Rengim değişti. Vücudumdan kan, irin ve sarı sular akıyor.

Vücudumda dilim ve kalbimden başka et kalmadı. Etlerimi yiyip bitiren kurlar şimdi de kalbime ve dilime yöneldiler. Allah’ım, kurtlar kalbimi ve dilimi yerlerse o zaman ben, senin zikrin ile fikrini nasıl yaparım?

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!