“Türkiye’nin Ada’ya istila emelleri peşinde koşarak çıkmadığını Rum’lar da bilmiyor değildir. Zaten böyle bir niyeti olmuş olsa idi yirmi dört saatte Mağusa’yı, on sekiz saatte Lefke’yi ellerine geçiren yıldırım kuvvetleri bir yirmi saat daha yürümüş olsaydı, bütün Ada’nın kayıtsız şartsız teslim alınacağı muhakkak değil miydi?” 1976

                                                                                                                      Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            İ-kinci Paylaşım Savaşı sonrasında kurulan yenidünya düzeni soğuk savaş stratejileri ile Doğu ve Batı blok’u olarak şekilleniyordu. Batı blok’unu Amerika önderliğindeki NATO, Doğu blok’unu ise Sovyet Sosyalist Birliği önderliğindeki Varşova Paktı temsil ediyordu. Genel görünüm dünyanın adeta karpuz gibi ikiye bölündüğünü gösteriyordu. Her iki yapı bazı ülkelerce sempati ile karışık kuşku ile izleniyordu. Orta yolcu diye tanımlanabilecek Bağlantısızlar Hareketi de bu dönemde filizleniyordu.

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılması sonrasında ise dünyanın tek patronunun NATO ve Amerika olduğunun türküsü çağırılmaya başlandı. Soğuk Savaş döneminin ürünü olan NATO ayak topu söylemi ile tek kale maç yapar gibi genişlemeye de devam etti. Son dönemde Amerika ve Rusya birbirlerine nazire yapar gibi askeri tatbikatlar yapıyorlar. Buna karşın ağırlıklı olarak AB üyesi ülkelerinde NATO şemsiyesi altına eski günlerde olduğu gibi pek de ciddiye alınmadığını da söylemek olasıdır.

Böyle bir ortamda Avrupa Komisyonu Başkanlığı’na Alman parlamenter ve AP’nun en büyük grubu olan Avrupa Halk Partisi’nin de Başkanı olan Bay Manfred Weber aday olduğunu duyuruyor. “Seçilmesi halinde şu andaki Başkan Jean-Claude Junker’den neyi farklı yapardınız?” sorusuna verdiği yanıtta Bay Weber, “Müstakbel Avrupa Komisyonu Başkanı olarak Türkiye’nin AB’ne olası üyeliği için yürütülen görüşmelere son verilmesi için uğraşırdım” dedikten sonra, “ Türkiye’nin tam üyeliğinin olmayacağını açıkça ortaya koymamız gerekiyor” diyordu. Bay Weber’in bu görüşlerini 2014 yılından bu yana dillendirdiğini anımsatmak gerekiyor. Bu tavrı ile bu güne değin çok yüzlü olarak sürdürülen AB politikalarının da açığa çıkmış olmasını bir kez daha sağlayacaktır.

Avrupalı siyasilerin bu yönlü konuşmaları yeni bir olgu değildir. Karakolda doğruları söyleyip mahkeme kapılarında şaştıkları belleklerdeki tazeliğini koruyor. Onlar böyle söylüyorlar diye oturup ağlayacak değiliz. AB üyesi olan mendil büyüklüğündeki ülkenin Dışişleri Bakanı Bay Nikos Hristodulidis, tek ayak üzerinde durduğu için İngiliz Üsleri toprağında Amerika’ya ait helikopter üssünün hiç olmadığını söylüyordu. İnsani nedenlerle Amerikan yurttaşlarının güvenli olarak taşınması için kolaylık sağladıklarına vurgu yapıyordu. Üs var mı idi yok mu idi sorusunun yanıtını da vermiyordu.

BM Genel Yazmanının Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ise “Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili umudun var olmaya devam ettiğini fakat bunun yeterli olmadığını” söylüyor. Bu değerlendirmesinin sonrasında “BM olarak kendilerinin net bir ufku içerisinde kalıcı bir anlaşmaya varılmasına ilişkin sonuç odaklı yaklaşımla tarafların özlü müzakerelere yeniden başlamaya birlikte karar verdikleri zaman buna hazır olduklarını” vurguluyordu. Müzakerelerde özlü ve sonuca ilişkin Kıbrıs Türk tarafının isteklerinin geç de olsa kayda değer bulunmasını biraz olsun sevindirici buluyoruz.

Adeta çıbanın başına döndürülmüş olan Derinya kapısının açılmış olması karşı tarafın da başının göğe erdiğinin göstergesidir. Buna karşın kapı açılması ile güvenin de sağlanamayacağının altını siyah boya ve kalın çizgilerle çiziyoruz. Bu kapının açılmasının yeni sıkıntıları da beraberinde getireceğinin kuşkusunu da taşıdığımızı kaydetmeden geçemiyoruz. Bu güne değin bu kapı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sızma girişimlerinin yaşandığı bir yer olarak sabıkalıdır. Bayrak indirme olayının burada yaşandığının da unutulmaması gerekiyor. Buna karşın “bu mallar bizim malımızdır” diyerek toplu olarak gelmeyeceklerinin de güvencesinin olmadığının da kaydetmek istiyoruz.

Geldiğimiz bu noktada çözüm için iyi niyetin karşılıklı olmasının esas olduğunun bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

“ Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini her türlü olumsuz ayak oyunlarına karşın sonsuza dek yaşatacağımızın da bilinmesini istiyoruz” AG.

                                                                                 

     16 Kasım 2018  -  Ankara  -