“Kıbrıs Türk’ü bunların bütün oyunlarını bildiği içindir ki fiili garantiler üzerinde durmakta, direnmektedir. Bizlerin direnişini hoş görmeyenler, ‘Türkler hariçten yapılan teşvik ve tahriklerle sertleşip duruyor’ diye yaygarayı basmaktan geri kalmıyorlar. Bu kadar açık konuşmalarından sonra bizlerin uyanması için dışarıdan veya içeriden bir enjeksiyona ihtiyaç var mı?” 1968

Dr. Fazıl KÜÇÜK

Bölgemizde ve Avrupa’da yaşananlar dünyanın diğer bölgelerinde yaşananların geriye itilmesinin ötesine geçti. Bu nedenle de ilgi alanımızın dışında imiş gibi bir görüntüye neden oluyor. Suriye’de yaşananlar nedeniyle nerede ise bütün kentlerinin, özelliklerini Türkiye’ye olan uzaklıklarını da öğrenmiş bulunuyoruz. Buna karşın Latin Amerika’da yaşananlara biraz olsun uzak duruyoruz. Son dönemde Venezüella’da yaşanan kalkışmanın temel nedenleri ile ilgilenmiyoruz. Hatırı sayılır petrol üreticisi bir ülke olan Venezüella petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle ekonomik açmazı yaşıyor. Benzer açmaz diğer petrol üreticisi ülkelerde de yaşanıyor.
Bir dönem petrolün varilinin 160 dolar civarına kadar çıktığı noktada bu ülkelerde açmazlar yaşanmıyordu. Şimdilerde ise petrolün varilinin 55 dolar civarında seyrettiği biliniyor. Venezüella’da yaşanan kalkışmanın tek bir nedeninin olmadığı siyasi boyutunun da olduğunun unutulmaması gerekiyor. Buna koşut bölgemizde değişik ortaklıkların içinde olan Suudi Arabistan, petrol üretiminin azaltılması projesi üzerinde çalışmalarını yürütüyor. Ülke gelirlerinin %87’ini petrolden sağlayan adı geçen ülke kendilerine has bir özelleştirme programı sonrasında 2 trilyon dolar gelir beklediklerini açıklıyorlar.
Kıbrıs’ta çözüme ilişkin müzakere sürecinde masaya eğreti oturmayı alışkanlık haline getirenler bir yandan da Türkiye’ye karşı kendilerini güçlü gösterebilmek için bazı anlaşmalara imza atıyorlar. Kurdukları ortaklıkların işlerine ne kadar yarayacağını birlikte yaşayıp göreceğiz. Bu uygulamalarına koşut gündüz düşleri de görmeye devam ediyorlar. Yunanistan Dışişleri Bakanı Bay Panos Kammenos adayı ziyaretinde, “Haziran’da Türkiye, Kıbrıs açıklarında sıcak olay çıkarabilir” diyordu. Bay Nikos Anastasiyadis de ondan aşağı kalmamak için, “Türkiye’de referanduma kadar bölgede sıcak olay yaşanabileceğinden korkuyorum” diyerek fentezi yapıyordu.
Onlar bu tür söylemlerle fentezilerinin ötesine geçerek Türkiye’ye ve Kıbrıs Türklerine karşı halklarını diri tutmaya ve düşmanlıkları pekiştirmeye çalıştıkları biliniyor. Altın Şafak ve Elam ile benzeri örgütlerin bu tür fentezilerle güçlendiği biliniyor. Böyle bir ortamda karşımızdakiler 3. tur doğalgaz ruhsat ihalesi için seçtikleri şirketlerle sözleşmeleri imzalamasının ardından 103.5 milyon Euro doğrudan gelire sahip olacaklar. Bu işlemlerden sonra Kıbrıs Türklerine dönerek bize teslim olursanız ucundan azıcık size de pay verebiliriz diyorlar…
Geçtiğimiz günlerde Bay Nikos Anastasiyadis, anlaşmazlık konularının neler olduğunun belirlenmesi için bir çalışma yapılmasını istemişti. Hazırlanan belgeye göre müzakerelerde 15 adet özlü konuda anlaşmazlık olduğu belirlenmişti. Simerini gazetesinin haberine göre bu belgeler Mont Pelerin’deki teknokratların görüşmeleri sırasında gündeme taşınmıştı. Teknokratlar bu konuların boylarını aştığı savı ile konunun liderler tarafından ele alınarak görüşülmesine karar verdikleri biliniyor. Konunun liderler zirvesinde görüşülmediğini düşünüyoruz. Çünkü Bay Nikos Anastasiyadis konuları görüşmek yerine dış desteklerle sonuç almaya çalışıyor.
Bu tavrı ile Temmuz’a kadar çözüm beklemeyin mesajını da veriyordu. Buna koşut önümüzdeki yıl yapılacak olan Başkanlık seçiminde elini de güçlendirmiş oluyordu. Karşı tarafın oyunlarına karşı ne mi yapıyoruz diye sormak bile istemiyoruz…
Aceleye getirilerek yapılacak olası bir anlaşmanın absürd bir anlaşma olacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…