“Kıbrıs’ta bütün yapılanlar Makarios – Grivas ikilisinin eseridir. Kıbrıs Rumlarının başına gelen bütün felaketlerden de sorumlu bu iki kişidir. Yani sözün kısası, Makarios – Grivas Kıbrıs’ta bertaraf edilmedikçe Kıbrıs Rumlarının başı dertten kurtulmayacak… Eninde sonunda Türkiye’nin sabrının taşması neticesi yok olmakla baş başa kalacaklardır.” 1973

Dr. Fazıl KÜÇÜK

Dünyada yaşanan savaşlar ve kuraklığa bağlı olarak milyonlarca insan açlıkla yaşam mücadelesi veriyor. Konuya ilişkin olarak BM Çocuklara Yardım Fonu geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporunda 1.4 milyon çocuğun ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu açıklamıştı. Yapılan bu insancıl açıklamaya karşın gelişmiş ülkelerin konuya ilişkin olarak çaba harcamadıklarını hep birlikte gözlemliyoruz.
Rapora göre devam eden savaşlar nedeniyle 3.4 milyon insanın evlerini terk ederek güvenlikli bölgelere göç etmek zorunda kaldıkları da kaydediliyor. Buna koşut yapılan nükleer denemeler ile birlikte silahlardan çıkan tehlikeli atıkların kuraklığa da neden olduğu savı öne çıkarılıyor. Yaşamakta olduğumuz sıkıntılar nedeni ile insanlığın değerinin her geçen gün biraz daha yükseklik kaybederek düştüğünü de belirtmek istiyoruz.
Burada ilginç bir durumla karşı karşıya olduğumuzu belirtmek durumundayız. Açlık ve yoksullukla boğuşmakta olan ülkelerin yöneticilerinin silahlanmaya daha fazla parayı ayırdıklarını gözlemliyoruz. Buna koşut silah üreticisi ülkeler kasalarını doldurmaya devam ediyorlar. Silah üreticisi ülkeler içinde ekonomisi fazla veren ülkenin de Almanya olduğunun bilinmesini istiyoruz. Bütçesi fazla veren bir diğer ülkenin de Çin olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğiz.
Bu koşullarda yeni Trump yönetimi bu olgudan rahatsızlık duyduğunu gizlemiyor. Münih Uluslararası Güvenlik Konferansında Trump yönetimine ağır eleştiriler yöneltiliyordu. Buna karşın Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, “Amerikalı dostlarımızın Avrupa ve Nato hakkında konuşma tonlarının kıtamızın uyumu üzerinde doğrudan etkisi var. İstikrarlı AB ve güçlü Nato Amerika’nın da çıkarınadır. Dünyaya angaje ve sorumlu bir Amerika’ya gereksinim var” diyordu.
Bakan Ursula von der Leyen istikrarlı bir AB’den söz ederken dilinin sürçtüğünü düşünüyoruz. Çünkü Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, İngiltere’nin birlikten ayrılması sonrasında geleceği karanlık gördüğünden olacak 5 adet senaryoyu açıklıyordu. Senaryonun 5. maddesinde “AB bütün siyasi alanlarda hep birlikte daha çok iş yapmaya karar verir” deniliyor. Bugüne değin tam olarak birlikte hareket etmediklerini de kabul etmiş oluyorlar…
Kıbrıs’ta yürü-tülen müzakere sürecinin ara tatiline girdiği belirtiliyor. Müzakereleri tatile gönderseler bile karşımızdaki unsur sürekli olarak saldırılarına devam ediyor. Bay Nikos Anastasiyadis’in Simerini gazetesinde yer alan açıklamasında, “Barışçıl diyalog üzerinden vatanımızın 1974’den beridir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprağını kirleten işgal ordusundan kurtarmayı başarmak için çalışıyoruz” diyordu.
Bu söylemle müzakere masasına hangi amaçla oturduklarını net bir şekilde duyuran düşünce yapısında olduklarını da kanıtlıyorlar. Bu kafa yapısındaki kişilerle çözüme odaklanmak kadar anlamsız bir yaklaşım olamaz. Yıllardır çözülemeyen bu uyuşmazlığı biz çözeriz yaklaşımının da iflas ettiğini de kaydetmek istiyoruz.
Adil ve yaşayabilecek bir çözümden yana olduğumuzun bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…