“Evkaf üzerinde hala daha kontrolünü muhafaza etmek için çırpınan Hükümete soruyoruz. Bu kontrolünüzün karşılığı olarak bir mesuliyet taşımayacaksanız masum Türk halkını ‘mallarınızı bak ne güzel kontrol ediyorum!’ masalı ile ne diye kandırıyorsunuz? Mesuliyetsiz kontrolün manası ve faidesi nedir? Müfettişlerinizin ve sizin kontrolünüzde olan bu müessesede zuhur eden bu büyük fakat bizden sonra gelecekler de açılan çığırdan yürümekten hiç şüphe yoktur ki geri kalacak değillerdir. İmanımız ve inancımız bu gayemize erişecek ve muzaffer olacağımızdandır”. 1953

 

                                                                                             Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

         Rum yönetimi Guterres çerçeve belgesinin taraflarca kabul edildiğinin doğrulanması durumunda müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi için Crans Montana tipi yeni bir prosedüre koşul koymadan katılmaya hazır olduğunu duyuruyor. Bu yönlü açıklamaların inandırıcı olmadığı geçici özel temsilci Jane Holl Lute’nin değerlendirmesi ile doğrulanıyor. Kendileri çalıp yine kendileri oynamaya alıştıklarından olacak yaptıkları görüşmeleri değerlendiren Lute, müzakere sürecinin yeniden başlamasına ilişkin BM Genel Yazmanının ortaya koyduğu koşulların yerine getirildiği sonucuna varamadığına vurgu yapıyordu.

Kathimerini gazetesi ise Lute – Anastasiyadis görüşmesinde Anastasiyadis’in sürekli olarak Crans Montana da yaşananları öne çıkardığını yazıyor. Bunu yaparak kendi suçunu bastırmayı hedefliyordu. Buna koşut Güven Yaratıcı Önlemlerin gündeme taşınmasından çıkan sonuç tarafların birbirlerine güvenmediklerini bir kez daha ortalıklara çıkarıyor. Gazeteye göre Eylül ayında üçlü bir zirvenin toplanması olasılığından da söz ediliyor. Eylül ayında BM Genel Kurul toplantısına katılacak olan devlet ve hükümet başkanları kendi açmazlarını aktaracaklar. Bu yöntem havanı sulu kullanmaya koşut bir davranıştır. Bugüne değin yapılan bu yönlü bütün konuşmaların genel içerisinde boşlukta kaldığı anlaşılmaktadır.

Gazete, “Sürpriz olan, tam bir yıldır en az bin kişiye Kıbrıs Helenizmi’nin çıkarları için kadife ayrılığın tercih edilebilir olduğuna ilişkin görüşünü’ gizlice açıklayan Rum yönetimi Başkanı Nikos Anastasiyadis’in bu konuda hiçbir şey söylememesidir” değerlendirmesinde bulunuyor. Bu değerlendirmeyi okuduğumuzda Türklerle uzlaşarak ayrılalım nasıl olsa onlar balığı fazla sevdikleri için yaşananları kısa sürede unuturlar. Bizde ortaya koyduğumuz uzun süreli mücadele sonrasında amacımıza rahatlıkla ulaşabiliriz mi? demek istiyordu.

Türkiye’nin verdiği mesajların açık olmadığı savında olanlar önerilerin olumsuz olmadığı konusunda ise birleşiyorlar. Filelefteros gazetesi ise Lüte’nin ağız yoklama çerçevesinde Anastasiyedis’e sorduğu çözüm temeli ile ilgili başka düşünceleri olup olmadığına ilişkin olarak sorduğu soruya olumsuz yanıt verdiğini yazıyor. Bu yanıt hiç kimseyi şaşırtmamıştır. Çünkü adı geçen kişi müzakere masasına eğri oturmayı seviyor. Katılımının ise dostlar alışverişte olsun kabilinde olduğu dünya alem tarafından biliniyor.

Geçtiğimiz günlerde yurtdışında yaşayan Rumların toplantısında konuşulanlardan sonra uzlaşma ve çözümü Kaf Dağının arkasında bile bulabilme şansımızın olmadığı ortaklıklara çıkmıştır. Şu anda Amerika’nın çıkışı sonrasında Rumların barış gücüne adı geçen ülkelerin verdiği katkıyı çözebilmek için uğraş vereceklerdir. Barış gücünün orada kalması onların güvencesidir. Amerika gibi diğer katkı veren ülkelerde yaptıkları katkıyı kestikleri takdirde yandı gülüm keten helva diye bağırmamak için hidrokarbon varlıkların pazarlık konusu yapmaları şaşırtıcı olmuyor.

Bizler ise onların adım atmalarını beklemeden net duruşumuzda herhangi bir esnemeye gitmeden durmak gibi bir yükümlülüğümüzün olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’nin Doğu Akdeniz deki istekleri hiçbir zaman tehdit olarak algılanmamalıdır. Sondaj çalışmalarına başlamadan önce toplantı düzenlenmesinin uygulamada pek işe yaramayacağını düşünüyoruz. Karşı tarafı biraz olsun tanıdığımız için paylaşımcı olmadıklarından zamanı boşa harcamanın anlamı yoktur.

Kendi evimizi iyice temizledikten sonra üzümün çöpü armudun sapı ile uğraşmadan Ulusal Konseyi kurarak işlerlik kazandırmamız gerekiyor mu ne…

Sevgi ile kalınız

 

İyi bayramlar…