“Kendilerini daima haklı tarafta bulundurmak siyasetinde büyük maharet ve bilgisi olan Rum halkı, kendilerini müdafaada da aynı mahareti gösterecek kadar kurnazlığı becerebilmektedir. Bunların verdikleri raporlar değil mi yine yüksek mevkilerdeki Rum’ların eline geçiyor, onların tetkikine arz ediliyor, onlardan alınan raporlara göre kati karara varılıyor. Bunlardan ne beklenebilir? Alt düzeydeki memurun hazırladığı raporu onun üstündeki başka bir Rum’un bozmasını, doğru olmadığını iddia etmesini beklemek safdillik olmaz da ne olur? 1959

 

                                                                                             Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

         Amerika’nın Başkanı olarak göreve başlamış olan Bay Donald Trump’ın yaptıkları ve söyledikleri mercek altına alındığında her gün yeni tehditleri ile karşılaşıyoruz. Bir gün önce söylediklerinin ertesi gün aksini yapmakta olan bir kişilikle karşı karşıya olduğumuza vurgu yapmak istiyoruz. Adeta ortalıkta dolaşan serseri bir mayın gibi kime hangi ülkeye çatacağı belli olmuyor. Örneğin Kuzey Kore ile nerede ise savaşın eşiğine geldikten sonra görüşme zemini arayışına girildi. Şu anda konu ile ilgili belirsizlik devam ediyor.

Buna koşut aynı ırkın temsilcileri olan iki ülkenin önde gidenleri ise yaşadıkları acılara son verebilmek için görüşmeler yapmaya başladılar. Aynı dilin ve inancın sahipleri olan iki Almanya’nın birleşmesini örnek aldıklarını söylemek olasıdır. Bu birleşmeden yola çıkılarak Kıbrıs’ta da dilleri, inançları ayrı olan Türk’lerle Rum’ları birleştirmeye soyunmak avara kasnağın çalışmasına benziyor. Almanya’ların birleşmesi sonrasında dünya ölçeğinde büyük bir ekonomik güce erişen ülkenin başı şu sıralarda Bay Donald Trump ile dertte.

Adı geçen kişi İran’a ekonomik ambargo uygulaması için AB’ni tehdit ediyor. Buna karşın AB ülkeleri direnişlerini sürdürüyorlar. Çünkü adı geçen birlik ülkelerinin İran ile 30 milyar dolarlık ticaret büyüklüğünden söz ediliyor. Bu yönlü bir kararda ısrarcı olunduğu takdirde ticaret savaşları yakın gelecekte kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır. 20. yüzyılda yaşanan iki büyük Paylaşım Savaşı’nın temelinde yatan bir neden ise ticaret savaşlarıdır.

Kıbrıs’ta yaşanmakta olan uyuşmazlığın temelinde de benzer olguların ve dürtülerin yattığı artık görülüyor. Uzak diyarlardan gelerek Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yataklarına el koymaya çalışmanın temelinde de yukarıda kaydettiğimiz düşünce yapıları yatmaktadır. Bir süre önce Türkiye’nin yerinde girişimi ile bölgeden ayrılmak durumunda kalan İtalyan ENI Şirketi şimdilerde yine mendil büyüklüğündeki ülke adına çalışmalar yapmanın hazırlıklarına devam ediyor.  Adı geçen Şirketin temsilcisi Bay Claudio Descala, Türkiye’nin engellediği 3. parselde yeniden çalışma yapacaklarını belirttikten sonra “Paralarımızı orada bırakamayız” diye konuşuyordu.

İtalyan şirketinin temsilcisi bu yönlü konuşurken Akel, Kıbrıs’ın (sanki babalarından miras kalmış gibi) doğalgazının taşınması konusunda Türkiye ile görüşmelerin başlamasını desteklemeye hazır olduklarını tek ayak üzerinde durarak söylüyordu. Doğal olarak bu söylem diğer Rum siyasi partilerinin tepkisini çekiyordu. Doğu Akdeniz’de karşımızdakilerin atacakları ve atmak üzere oldukları adımların yakından izlenmesi gerekiyor. Şu anda içinde bulunduğumuz seçim ortamının da dikkate alınarak gerekli hazırlıkların yapılmasını kaçınılmaz görüyoruz. Seçim her zaman yapılabilir de kazanımlar elimizden gittikten sonra arkasından bile bakamayız.

Bütün bu yaşananları ve olasılıkları daha yakından izleyebilmek için sıklıkla yinelediğimiz gibi ULUSAL KONSEY’in öncelik ve ivedilikle kurulması gerekiyor. Sonrasında da hidrokarbon rezervlerinden yararlanmak için gerekli adımlar atılmalıdır. Siyasi eşitliğimizin de bu nedenle hiçbir tartışmaya gerek kalmamak koşulu ile tanınması için karşı tarafın isteği ile değil kendi hakkımız olduğu için de çalışmalar yapmak gibi bir yükümlülüğümüzün olduğunun da unutulmaması gerekiyor.  

Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde aynı günde yapılacak olan seçimlerin sonucunda kim kazanırsa kazansın kazananın ulusumuz olmasını diliyoruz.

Seçim sonrasında hep birlikte el ele vererek dayanışma içinde olmamız gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…