İnsan, yaratıldı ama başıboş bırakılmadı.  Önce amentüden, sonra İslam’ın beş temel hükmünden ve bu iki sorumluluğu müteakip dürüstlükten... Hakların yerine getirilmesi istendi. Haktan kasıt nedir? Hak, ilahi ve insani haklardır. Haklar denilince akla, başta Allah hakkı ve insan hakkı gelir. Bu hakların mesuliyeti insana yüklendi. Dürüstlük, akıllı insana emredildi ve kötü davranışlar yasaklandı.

       Amentü, önce Allah’ı doğru tanımak gelir. Allah’ı doğru tanımak, Allah’ın kendisini Kur’an’da bildirdiği gibi tanımaktır.      İlahi dinlerin temel ilkesi tevhid inancı ve adalet anlayışıdır. Tevhid inancı, tek olan Allah’a imandır. İlahi dinlere göre Allah birdir. O’ndan gayrı her şey yok olacaktır. Kulluğun hikmet ve sırrı: “Her canlı fanidir. Ancak, Allah bakidir.”  bu düsturun bilinmesi ve hükümranlığın tanınması esastır.

       İlahi dinlerde marifet; Allah’ı şanına, haşmetine, azametine ve bütün sıfatlarına uygun olarak bilmek ve tanımaktır. O’ndan başkasının ilâhlığını reddetmektir.

       Allah, rahmeti ile adaletini göstermek için insanı mükemmel, mümtaz, mümeyyiz, münevver ve mükellef yarattı.

       İlahi buyrukta “Şüphesiz insanlardan Allah’a, ahiret gününe inanan ve iyi işler yapanlara Rab’ları katında mükâfat vardır; onlar korku duymayacaklar, mahzun da olmayacaklardır… Hepinizin dönüşü Allah’adır. Şüphesiz O, yaratır. Sonra iman ile güzel davrananları adaletle mükâfatlandırır… İyiliği zayi edip şehevi ve dünyevi tutkuların peşinde gidenler büyük bir azaba çarptırılacaktır… O gün geldiğinde tek hükümran olan Allah insanlar arasında adaletle muamele eder.” insanın dikkati çekiliyor.

       Yaradan, yarattığı kullara adalet ve merhametle muamele eder. Kullarına da, adil ve mülayim olmalarını emrediyor. İnsanın kendini yaradana karşı sorumlu olduğu gibi insani ilişkilerde de sorumluluğu vardır.

       Allah, Kur’an’da Rab, kul ilişkisi ile insani ili,şkilerde insan tiplerini tasvir ve tarif ediyor. Allah, kendisine inananlara iman sahipleri, inanmayanlara kâfirler diye hitap ediyor. Bu iki tipin haricindekileri “münafık” vasfıyla vasıflandırıyor.

        Müslüman, Müslümandır. Müslüman, amentüye inanmış ve İslam’ın şartlarını yerine getirmişse, Allah’a karşı görevini ifa etmiştir. Bu durum, kişi ile Allah arasındaki ilişkidir. Deşelemek başkasının haddine değildir. “Dinde zorlama yoktur. Çünkü Allah, doğruluk ile sapıklığı birbirinden ayırmıştır. Allah, hakkıyla işitendir. Hakkıyla bilendir.” kimin, Allah’a karşı nasıl kulluk yaptığını kim yeterince bilir ki? Allah ile kulu arasındaki ilişkiyi bir Allah ve bir de o kul bilir. Bir başkasının Müslümanlığını tartmak hiç kimsenin haddi değildir. Hakkı da…

       Allah, kendisine inanmayanları Kur’an’da “kâfir” sıfatıyla sıfatlandırıyor. Bu tiplerin durumları da Allah ile kendileri arasında... Bu hâle bir başkasının müdahale hakkı ve salahiyeti yoktur. Kimse, kimsenin imanını test edemez. Allah, böyle bir yetkiyi peygamberlere dahi vermemiştir.

       Allah’ın Kur’an’da “münafık” vasfı ile “Münafıklara elem dolu bir azap olduğunu müjdele… Onlar küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar… Ey Peygamber kalpleri başka, dilleri başka söyleyen münafıklar, Allah’ın kendilerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rüsva,  ahirette büyük bir azap vardır.” vasıflandırdığı kimselerdir. Münafık tipler ilahi ilişkilerde kendilerini yaradanı, insani ilişkilerde de insanları kandırmaya çalışanlardır. Aslında bu tipler, niyeti başka fiiliyatı başka olmakla kendilerini kandırırlar.

       Hz. Peygamber: “Alışverişinizde dikkat edin. Birisinin namazına, abdestine bakarak alış-verişinizde yanılgıya düşmeyin.” buyuruyor. Birilerinden kimin canı, aklı, malı, namusu ve inancı niye zarar görür?

       Münafık kendi çıkarında hassas, başkasının hakkını teslimde hilekârdır. Hz. Peygamber: “ Münafık konuştukça yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz ve kendisine bir şey emanet edildiğinde o emanete ihanet eder.” buyurmuştur. Örneğin münafık, başkalarının ayağına basıldığında ya da bastığında “Oh olsun!” diyecek kadar vicdansız. Adaleti gale almayacak kadar fütursuzdur. Hâl böyle olunca, herkesin yararı ya da zararı kendinedir.

       Münafığın kozu, istismardır. İstismarda kullandığı koz kisvedir. İstismarcı, yer ve zamana göre değişik kisve ile insanların karşısına çıkar. Kuzu, kurt, çakal, sırtlan, arslan veya tilki postlu değişik vaziyette görünür. 

       Allah, Kur’an’da, şer ile hileden mazlum ve masumların korumaları için münafığın özelliğini açıklamış. Müslüman, dürüsttür. Adil, merhametli ve vicdanlıdır. Müslümanım deyip de kırmadık yumurta bırakmayanların sayısı az değil. Kâfirlerin dürüstü yok mu? Hem de pek çok! Dürüstün zıddı nedir? Sahtekâr! Allah, hiç kimseyi sahtekâr yapmasın… Son kelam, dürüstler ile adaletindir!

       Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!