İnsana, bir söylem veya eylemin yapılmasını helal eden veya haram yapan bizatihi Allah’tır. Allah’tan gayri hiçbir kimsenin bir şeyi haram ya da helal kılma yetkisi yoktur. Allah, böyle bir yetkiyi hiç kimseye vermemiştir. Allah, haram ve helal ilişkisinin emrini doğrudan kendisi vermiştir. Helalleri de, haramları da Kur’an da açık bir şekilde bildirmiştir.

Allah, Nahl suresi ayet 116’da: “Dilinizin yalan kabul ettiği şeylere bu helâldir ya da şu haramdır demeyin, Allah’a karşı yalan uydurmaktan kaçının, Şüphesiz Allah’a karşı yalan söyleyenler kurtuluşa eremezler.” buyurmuştur. 

Haramlarda mutlak hak ihlâli vardır ki, Allah o nedenle, o şeyi haram etmiştir. Haramlar, Allah’ın yasaklarıdır. Haklar; Allah hakları, kul hakları ve hayvan hakları şeklinde üçe ayrılırlar. Kul hakkı ve hayvan hakkı dışında kalan tüm haklarda Allah hakkı vardır. Kul ve hayvan haklarına tecavüzde dahi Allah hakkı söz konusu olur.

Allah, Yunus suresi ayet 59’da: “De ki, Allah’ın size indirdiği rızıklardan bir kısmını helâl, bir kısmını da haram kıldığını görmüyor musunuz? De ki, Allah mı size izin verdi yoksa siz Allah’a iftiramı ediyorsunuz?” buyurmuştur.

Toplumda mağdurların, masumların ve muhtaçların haklarına tecavüz edildiğinde hem kişisel ve hem de Allah hakkı doğar.

İtikat, ibadet, muamelat ve mücazat gibi konular Allah haklarındandır. İtikat, iman bahsi ile alâkalı konudur. İbadet, Allah’a itaati icap ettiren hükümlerdir. Muamelat, kişinin hem Allah’a ve hem de insanlara karşı olan davranış biçimleridir. Muamelat, kişinin başta Allah’a olan vazifeleri ile tüm varlıklara karşı olan tutum ve davranışlarıdır. Kişinin itikat, ibadet ve muamelatla ilgili görevlerindeki iyi hallerine karşılık mükâfat alması ya da kötü hallerine karşılık ceza görmesi Allah hakkıdır.

İslam’a göre haklardan her hangi birini ihlal etmek haramdır.   Helal demek, İslam dinine göre bir şeyin eylemi veya söyleminin serbest olmasıdır. Yemek, içmek, söz söylemek ve iyi hâl üzere olan işleri yapmak gibi… Hak ihlali olmayan hiçbir şey haram olmaz. 

Allah’ın helal kıldıklarını haram, haram kıldıklarını helal kabul etmek küfürdür. Allah’ın hükmünü inkârdır. Allah’ın emir ve yasaklarını tanımayan kâfir olur. İslam dininden çıkar. Misalen Kur’an’da Allah faiz haramdır, buyuruyor. Kişi de, faiz haram değildir derse küfre girer. Bu noktada şu husus çok önemlidir. Önemli olan neyin faiz ve neyin faiz olmadığını bilmektir. Cahilane bir şekilde bir şeyin faizdir ya da değildir şeklindeki tartışma İslam da yasaklanmıştır.

Allah, Maide suresi ayet 87’de: “Ey iman sahipleri, Allah’ın size helâl ettiği iyi ve temiz şeyleri haram etmeyin, aşırılığa kaçmayın. Allah, aşırı gidenleri sevmez.” buyurmuştur.

Helallerin yapılmasında ise mutlak fayda vardır. Her helalin işlenmesinde insan mecalinin sayamayacağı kadar sırlar ve yararlar vardır.

Allah, zararlıların yapılmasını haram ve yararlıların yapılmasını helal kılmıştır. Helal kılmıştır demek o hâli yapmakta kişiyi serbest bırakmıştır. Haram, ise yasaklamaktır. Allah’ın yasaklarına haram denir.

Haram ise, İslam dinine göre bir şeyin eylem veya söyleminin yasak edilmesidir. Zararlı bir şeyi yemek, içmek, kötü söz söylemek veya kötü bir davranışta bulunmak gibi durumlar haramdır. Haramlar, kat’i delille sabit olan yasaklardır.

Kısaca Allah’ın yasak ettikleri haramdır. Serbest bıraktıkları helaldir. Allah, Maide suresi ayet 4’de “Sana, senden nelerin kendilerine helal kılındığını soruyorlar; deki, bütün iyi ve temiz olanlar size helal kılınmıştır... Allah’a karşı gelmekten sakının…” buyuruyor.

Haramlar sayısal olarak sınırlıdır. Haramların dışında kalanlar helal hükmü taşır. Allah, insana faydalı olan ve temiz şeyleri yasaklamaz. İnsan sağlığına veya insan onuruna zararlı olanlar yasaklamıştır.

Bazı zaruri hâller, haramların haramlık durumunun kalkmasına sebeptir.  İnsan, canı mukaddestir. İnsan sağlığının korunması esastır.

Allah, Bakara suresi ayet 173’de: “Allah, size leşi, kanı, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilmişi haram kıldı. Kim ki, bunlardan yemek mecburiyetinde kalırsa istismara kaçmadan ve zaruret ölçüsünü taşmadan yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” buyurmuştur. Bu durumlar ancak insan varlığının yaşatılması söz konusu olduğunda uygulama alanı bulur. Örneğin kırda mahzur kalmış bir adamın ölmek üzere iken, açlıktan ölme tehlikesine karşı yanında başka helal gıda yokken haram hükümlülerden yaşamın idamesi için zarureti kadar yiyip içebilir. Zaruret hâsıl olduktan sonraki alınan miktarlar yine haramdır.

Dini lüteratürde meyte;  kendiliğinden ölen hayvandır. O bir leştir. Kendiliğinden ölmüş hayvanların eti haramdır. Hangi sebepten nasıl ve neden öldüğü meçhuldür. Bulaşıcı her hangi bir hastalıktan veya zehirlenme nedeniyle ölmüş olabilir. Buradaki yasak olma sebebi yine insan sağlığı nedeniyledir. Zehrin etkisiyle veya hastalıktan ölmüş bir hayvanın yiyene verebileceği zararları düşünmek gerekir.

Kırlarda kendiliğinden ölen hayvanları doğrudan o hayvanları av yapan hayvanların, leşlerini yemediklerine pek çok kez şahit olduk. Diğer hayvanların o leşleri yediklerini gözlemledik. Gözlemlerimiz sırasında, yaşamında o hayvanı av yapamayacak durumda olan daha zayıf olanların yediklerini gördük. Leş yiyiciler hariç.

Kan, neler ile canlının damarlarında dolaştığı ya da hangi mikropları taşıdığı meçhuldür. Kesilen hayvanın bedenindeki kan akar. Böylece kan beden temizlenir. Ciğer, dalak gibi organların kanı kesilen hayvanda akmış kabul edilir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!