Metintaş, “Küresel olarak 1 milyardan fazla insan - dünya nüfusunun kabaca yüzde 15 'i – en az bir çeşit engellilik ile yaşamaktadır. Bu bireylerin 15 yaş üstü olan 190 milyon kadarı (%3.8) herhangi bir vücut fonksiyonunu yerine getirmede zorluk yaşamakta, bu nedenle genellikle sağlık ve bakım hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır. Yaşlı nüfusun da (>65 yaş) yaklaşık %40'ı engellidir. Her beş kadından biri engellilik hali yaşarken, her on çocuktan biri de engellidir. Bir milyarlık engelli nüfusun %80'i gelişmekte olan ülkelerde yaşamaktadır. Bu durum sorunun sosyal ve ekonomik boyutunu daha da ciddi hale getirmektedir. Öte yandan engelli insanların sayısı her geçen gün önemli miktarda artış göstermektedir. Engelliliğin artışı kazalar, afetler, savaşlar, çevre kirliliği gibi nedenlerin yanı sıra demografik eğilimler ve kronikleşmiş sağlık bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Neredeyse herkes, hayatın bir noktasında bir tür engellilik halini - geçici veya kalıcı - deneyimleme riskindedir. Geniş bir toplum grubunu oluşturan engellilerin, COVID-19 pandemisinden orantısız bir şekilde etkilendiği tespit edilmiştir. Nitekim İnsan Hakları İzleme Örgütü, pandemide engelli haklarının korunması çağrısında bulunmuş, Örgütün engelli hakları müdür yardımcısı Jane Buchanan, ‘Engelliler, normal şartlar altında bile dünyanın en marjinal ve damgalanmışları arasında yer alıyor. Hükümetlerin, COVID-19'a verdikleri yanıtta engellileri de özel olarak dahil etmek için hızlı bir şekilde harekete geçmedikleri sürece, salgın yayıldıkça engelliler ciddi enfeksiyon ve ölüm riski altında kalacaklar’ ifadesiyle konunun önemine dikkat çekmiştir’’ ifadelerini kullandı.