Çakırözer, Katar ile şu ana kadar 10 anlaşma yapıldığını söyleyerek, “Tank Palet Fabrikası, Kanal İstanbul güzergahındaki arsalardan sonra Borsa İstanbul’un yüzde 10’u da Katar’a satıldı. Antalya Limanı’nın işletmesi satılıyor. Kaç yıllığına, kaç paraya, ihaleye çıkıldı mı, çıkılmadı mı, neden, neye göre verildi bunlar bilinmiyor. Varlık Fonu’ndaki o birikim ne sizin ne Cumhurbaşkanının kendi şahsi birikimi değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin birikimi. Nasıl bir anlaşma yaptık, ne kazandık, kaça sattık, karşılığında ne aldık? İktidar birçok ticari anlaşma yapabilir ancak bunu şeffaf bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin 83 milyon vatandaşıyla paylaşması gerekir. Bunların mutlak surette anlatılması ve Meclis’e getirilmesi lazım” diye konuştu.

“İLETİŞİM BAŞKANI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLİYOR”

Görüşmelerde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın basın özgürlüğü konusundaki olumsuz tutumunu da eleştiren Çakırözer, Türkiye’de gazetecilerin basın kartı almasının önüne soyut engeller konulduğu ve gazetecilerin basın kartlarının keyfi kararlarla engellendiğine dikkat çekti. Çakırözer Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un demeçlerinde ‘Türkiye’de bütün basın kuruluşlarının kısıtlama olmaksızın faaliyetlerine devam ettiği’ yönündeki açıklamalarını hatırlatarak, “Bizzat bunu söyleyen kişinin kendisi gazetelere terör davası açıyor, sayfalarca tekzip gönderiyor. Yetmiyor kendi, doğrudan ve dolaylı kontrolü altındaki Basın İlan Kurumu marifetiyle gazetelere, özellikle de bu haberleri yapanlara ilan ambargosu koyduruyor. O koltukta oturan kişinin eleştirilere hoşgörü seviyesinin yüksek olması lazım, ifade özgürlüğünü basın özgürlüğünü önce onun koruması lazım” dedi.

GAZETECİLERE YIPRANMADA BASIN KARTI ŞARTI KALKMALI

Çakırözer, basın sektöründe çalışan gazetecilerin yıpranma hakkının korunması konusunda da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a çağrıda bulundu. Çakırözer, “Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği ‘basın emekçilerine yıpranma hakkı’ için yeni yasal düzenleme yapılırken, basın kartı şartı getirildi. Bu haliyle Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesini karşılamamakta. Mutlak surette gazetecilerin yıpranma hakkının tüm basın emekçilerini karşılayacak şekilde ve Cumhurbaşkanlığından onay almasına bakılmaksızın ‘Kim basın kartı alabilir, alamaz; kim gazetecidir değildir’ denilmeden verilmesi gerekmektedir. En başta Cumhurbaşkanlığı ve İletişim Başkanlığı bu hakkın korunmasına destek vermelidir” diye konuştu.