Prof. Dr. Erdinç ile Doç. Dr. Algın “Uyku; bilinç değişikliği, göreceli olarak baskılanmış duyusal aktivite, azalmış kas aktivitesi ve hızlı göz hareketi (REM) uykusu sırasında neredeyse tüm istemli kasların gevşemesi ve çevreyle etkileşimin azaldığı, doğal olarak tekrarlayan bir bilinç ve vücut halidir” açıklamasında bulunarak uykunun aktif beyin kalıplarını sergileyen çok ilginç bir süreç olduğunu söylediler. Uykunun hayvanların evrimi boyunca oldukça iyi korunmuş bir davranış olduğunu, hayati önem taşıdığını ve vücudun bağışıklık, sinir, iskelet, kas sistemlerinin yenilenmesine yardımcı olduğunu belirerek şöyle konuştular: “İnsan organizması uyku sırasında fiziksel olarak kendini yeniler, iyileştirir ve aktivite dönemlerinde oluşan metabolik atıkları uzaklaştırır. Bu restorasyon çoğunlukla vücut ısısının, kalp atış hızının ve beyin oksijen tüketiminin azaldığı yavaş dalga uykusu sırasında gerçekleşir. Beyin, özellikle yenilenmesi için uykuya ihtiyaç duyar, oysa vücudun geri kalanında bu işlemler sessiz uyanma sırasında gerçekleşebilir. Her iki durumda da, azalmış metabolizma hızı, telafi edici onarıcı süreçleri mümkün kılar. İç sirkadiyen saat, her gece uykuyu teşvik eder. Uykunun çeşitli amaçları ve mekanizmaları devam eden önemli araştırmaların konusudur.” Prof. Dr. Erdinç ile Doç. Dr. Algın uykunun faydalarını şöyle anlattılar: “Uyku sırasında metabolizmanın hızı azalır ve reaktif oksijen türlerinin oluşumu azaltılarak onarıcı süreçlerin devreye girmesi sağlanır. Uyuyan beyinde metabolik atık ürünlerinin uyanık durumda olduğundan daha hızlı bir şekilde uzaklaştırdığı gösterilmiştir. Ayrıca, uykunun, uyanma sırasında oluşan bu zararlı elementlerden beyni onarmaya ve korumaya yardımcı olan moleküllerin sentezini kolaylaştırmaya yardımcı olduğu teorisi de ileri sürülmektedir. Büyüme hormonu gibi anabolik hormonlar tercihen uyku sırasında salgılanır. Beyindeki şeker bileşiği glikojen konsantrasyonu uyku sırasında artar ve uyanıklık sırasında metabolizma yoluyla tükenir.”