Küçükcan, “Ülkemizin iç ve dış sorunlarının yoğunlaştığı sıkıntılı bir süreçten geçmeye çalıştığı bu günlerde, yaz-boz tahtasına döndürülen Milli Eğitimde, “ Ben yaptım oldu” anlayışıyla uygulamaya konulan öğretim programları ve ders kitapları dayatması ister istemez yaygın bir rahatsızlığı da beraberinde getirmiştir. Geleceğimizi ilgilendiren bu ana konuda toplumsal olarak duyarsız kalınması elbette düşünülemez. Çünkü, Uluslararası gelişmişlik farkının temel belirleyicilerinden olan eğitimde nitelik konusu çağdaşlığı veya çağdışılığı gündeme taşır. Eğer çağdaş uygarlığa ulaşmak temel hedef olarak benimsenmişse ki gelişmişlik dünyasına girmenin başka sihirli anahtarı yoktur” dedi. 

 

EĞİTİMİN OLMAZSA OLMAZLARI

Adına çağdaş eğitim denen o modelin olmazsa olmaz özelliklerinin, bilimsel, laik, demokratik ve karma olması gerektiğini vurgulayan Küçükcan, “Gelişmiş ülkeler ancak böylesi uygulamalarla amaçlarına ulaşabilmişlerdir. Unutmayalım ki, öylesi bir modelle devletimizin kurucusu Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir ulusu bağımsız, yüce ve özgür bir toplum olarak yaşatır ya da onu yoksulluğa, yokluğa ve köleliğe sürükler” özdeğişinin ilk bölümünü oluşturan anlayışa ulaşabiliriz. Aksi halde ikinci bölümde sözü edilen olumsuzluklar toplumu karmaşaya götürür. Eğitim bir bilimdir ve kendine göre kuralları vardır.O kurallar çerçevesinde oluşturulacak içerik,ulusaldan evrensele giden değerlerle örülmedikce, bireyi merkeze alan bir eğitim söz konusu olmadıkça “cahil halk benim için daha makbuldür” diye konuştu.