Bağımsız medyanın önemi 31 Mart yerel seçimlerinde bir kez daha ortaya çıktı.

Yüzde 95’nin iktidara yakın olduğu belirtilen Türk medyasının yüzde 5’lik bağımsız grubu sayesinde yerel seçimlerindeki algı operasyonları yıkıldı.

Gerçekler daha açık şekilde ortaya çıktı.

Yaygın gazetede ve televizyonların büyük bir bölümünün iktidar yanlısı olduğu biliniyor.

Sayıları bir elin parmağını bile geçmeyen yüzde 5’lik bağımsız medya ise özellikle seçim gecesi yaptığı yayınlarda durumun hiç de halka yansıtıldığı gibi olmadığını gösterdi.

 

***

Tabi bunda Millet İttifakının bu kez sandıklara sahip çıkması, oyları sıkı şekilde takip etmesinin de büyük payı oldu.

Özellikle de İstanbul seçimlerinde.

CHP ve Millet İttifakı’nın Türkiye genelindeki çalışmalarının yanı sıra Ekrem İmamoğlu ekibinin sadece İstanbul sonuçlarına yönelik yaptığı ciddi çalışmanın da önemli bir payı vardı.

Sandık başlarından gelen ıslak imzalı tutanaklarının hepsinin İstanbul ekibinin elinde olması İmamoğlu’nu da güçlü kıldı.

Elindeki bu tutanaklara dayanarak da “Durun bir dakika, sez değil biz kazandık” diyebildi.

 

***

Bundan öncesi seçimlerde CHP’nin seçim öncesi yaptığı çalışmalar anlatılırken, kurulan sistem sayesinde sonuçların sıkı takip edileceği söylenmişti ama bu gerçekleşmemişti.

Onun için de yüksek sesle konuşulamadı, itirazlar yüksek perdeden olamadı.

Bu nedenle de “Atı alan Üsküdar’ı geçti”

  1. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sormuşlar.

“Sandıktan ne çıkar” diye, o da “ne girdiyse o çıkar” şeklinde yanıtlamış.

Ancak ülkemizde son seçimlerde çoğunlukla sandığa ne girdiyse onun çıkmadığı düşünülen seçimlerin yaşandığı iddia edildi.

 

***

Gelelim yine bağımsız medyanın önemine.

Sanmayın ki bağımsız medya CHP’nin yaptığı işleri takip etmeyecek.

Eğer olumsuz işler varsa mutlaka onları da kamuoyunun dikkatine sunacak, gözler önüne serecektir.

Şu anda muhalif medya olarak adlandırılan bağımsız medya, bağımsızlığı gereği bir taraftan yana olmayacaktır.

Bu sadece yaygın medyada değil, yerel medyada da görülecektir.