Çalışan Gazeteciler Günü’nü geride bıraktık.

Açıklamalarıyla, davetleriyle gazetecilerin yanında yer alan tüm kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyorum.

Zorlu bir işi yapıyoruz, bu işi yaparken moral ve motivasyona da ihtiyacımız var. Onu da bu sayede alıyoruz.

Dedim ya zorlu ve stresli bir işi yapıyoruz.

Ben bugün gazetecilerin işlerini yaparken tehdit altında kaldıkları bir başka konuya değinmek istiyorum.

 

***

Gazeteciler her zaman tehdit altındadır ama bu başka.

Gazetecilerin işlerini yaparken bir takım hastalıkların da tehdidi altındalar.

Yoğun mesai saatleri, uykusuz geceler, haber peşinde koşturmalar veya saatlerce bilgisayar karşısında çalışmak, haber yetiştirme telaşının getirdiği stres, hazır yemek tüketiminin artması, pasif veya aktif sigara tüketimi. Gazetecilerin çalışma tempoları yoğun bir o kadar da stresli oluyor. Hal böyle olunca da, yaşam kalitesini oldukça düşüren pek çok hastalığın görülme riski gazetecilerde artıyor. Peki gazeteciler hangi hastalıklar açısından daha fazla risk altındalar? Bu hastalıkların önüne geçmek için neler yapmalı?

Kalp krizi ve hipertansiyon sağlıksız yaşam koşulları süren kişilerde daha sık görülüyor. Bu iki hastalığın daha sık gözlendiği meslek gruplarından biri de, gazeteciler. Bunun nedeni ise gazetecilerin oldukça yoğun, bir o kadar da stresli bir çalışma hayatına sahip olmaları.

 

***

Gazetecilerde risk artışına sebep olan diğer etkenlerin başında da masa başında çalışanlarda hareketsizlik geliyor.

Bunların yanı sıra spor yapmaya zaman ayıramayan gazetecilerin ortak sorunlarından biri de, çarpıntı. Kondisyon eksikliğinin getirdiği bu durum eforla nabzın beklenenden fazla artışına yol açarak nefes darlığını tetikliyor. 50 yaş üstünde ani gelişen nabızdaki artış daha ciddi ritim bozukluklarına neden olabiliyor. Günlük 30-40 dakikalık spor, hazır gıdadan uzaklaşma ve uykuların düzene girmesi riskleri azaltabiliyor”

Gazeteciler, tehlikeli koşullar altında çalışma, kazalar, afetler, ölüm ile yaralanma olaylarına çok yakından şahit oluyor, bazı durumlarda tehdit ve baskıya maruz kalabiliyorlar. Bu olaylar da ileride başta travma sonrası stres bozukluğu, kaygı bozukluğu ve depresyon olmak üzere çeşitli psikolojik sorunlara sebep olabiliyor.

 

***

Gazetecilerde beslenme problemleri de sıkça rastlanan bir başka sağlık problemini oluşturuyor.

Stresli ve yoğun çalışma şartları olan gazetecilerde sinir sıkışmaları, tendon hasarı, bel ile boyun fıtığı gibi kas iskelet sistemine ait hastalıklara sıklıkla rastlanıyor. Sahada çalışan, ağır kameralar taşımak durumunda olan gazetecilerin en sık karşılaştıkları problem ise bu ağır eşyaların uzun süre taşınmasına bağlı olarak gelişen kas spazmları, hatta boyun ile bel fıtıkları oluyor. Ofiste, bilgisayar başında, uzun saatler dirsekler ve el bilekleri seviyesinde tekrarlanan hareketlerin de sinir sıkışmalarına veya tendon hasarlarına neden olabiliyor. “Sürekli kamera, cep telefonu ve bilgisayar kullanımına bağlı olarak ise "Bilgisayara Bakma Sendromu" da görülebiliyor.

Ne çok hastalığın tehdidi altındaymışız meğer.