Yarbasan’ın barış ortamından söz etmemek eksiklik olur. Yarbasan’da, Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh.” uyarısı kulaklara küpe olmuş. Yarbasanlılar, barış ve huzuru korumuş. Yarbasan’da, Alevi ve Sünni topluluklar yıllar yılı birlikte yaşamışlar. Yarbasanlılar, az da olsa aralarında kız alıp vermişler. Yan yana tarlalarda çift sürmüşler. İç içe harman savurup ürün kaldırmışlar. Koyun, keçi, inek, dana otlatmışlar. At koşturup öküz koşmuşlar. Birbirlerine yardıma koşmuşlar. Birlikte imeceye katılmışlar. Bazı köylerde bu usule “Angarya” derler. Borç alıp vermişler. Değirmende birlikte un öğütmüşler. Fırında beraber ekmek pişirmişler. Aynı sedirde oturup, bir sofrada yemek yemişler. Bazı şahsiyetlerden konu edinmişken Battal Ağa’dan söz etmemek olur mu? Adı gibi iri yarıydı. Soyadına bir anlamda tam uyan, diğer anlamıyla hiç uymayan yapıda bir insandı. Battal Duru, soyadı gibi temiz yürekliydi. Hareketli, arı gibi çalışkan bir insandı. Yarbasan’da öteden beri arıcılık meşhurdur. Son yıllarda, Yarbasan’da arıcılık yapanlardan söz edelim. Arıcıların başında rahmetli Balcı İsmet Köse’nin oğlu Hayri, Battal Duru’nun oğlu Bünyamin ile Tatar lakabıyla tanınan Selahattin Akpınar gelir. Hayri, aynı zamanda Yarbasan’ın ilk yetiştirdiği Maden Mühendisidir. Hayri Köse, OGÜ Maden Fakültesinde okutmanlık yapıyor. İdeali, madencilik üzerinde doktora yapmak. Köyün ilk profesörü unvanını elde etmek. Dostluk abidesi Mevlüt Ağa vardı. Rahmetli babamın arkadaşıydı. Hanımı Ummahan Teyze’de rahmetli annemin kardeşliğiydi. Mevlüt Ağa’nın soyadı, Yılmaz’dı. Soyadı gibi dostluk adına hiçbir şeyden yılmazdı. Oğlu Mehmet, ilkokul arkadaşımdı. Akçay’da yaşadığını haber alıyorum. Ekmek mücadelesi için uzak kaldık. Görüşmeyeli uzun yıllar oldu. Mevlüt Ağa’nın en küçük oğlu Necati Kırka’da ikamet ediyor. Necati’yi her görüşümde rahmetli babasıyla, rahmetli annesi aklıma gelir. Nasıl gelmez? Anlatayım! Yarbasan hudutlarında tarlalarımız ve çayırlarımız vardı. Tarlaları işlemeye, çayırları biçmeye gittiğimizde; Mevlüt Ağa ile Ummahan Yenge bize çayıyla çaydanlığıyla, tepsisiyle sinisiyle göbekli gelirlerdi. Göbeklinin tarifini ileride vereceğim. Yarbasan’ın cari ticaretinin çoğu Bakkal Durmuş’un elinden geçer, derlerdi. Gazi Ağa da, köyün renkli simalarındandı. Bizim köyün eniştesi Teğmen Hasan ve oğulları Sabri ile İsmail’den söz etmeden geçmek olur mu? Sabri Köse ile yıllarca iş, okul ve yurt arkadaşlığımız oldu. İsmail de, babası gibi bizim köyün eniştesidir. Yarbasan denilince Çaycı Osman Karaca ile Döşemeci Osman Özalp, Kör Ümmet, Topbaş, Mort Ethem akla gelmez mi? Döşemeci Osman Usta’nın aslı Karaören’den gelmedir. Annemin kızlık soyadıyla soyadları aynıdır. Annemin amcasının torunlarındandır. Rahmetli Cambaz Nurettin, Cambaz Selahattin yörenin hayvan alıp satıcılarıydı. Yöredeki hayvan ticaretinin borsasını onlar oluşturuyordu. Hayvan piyasasını onlar belirliyordu. Muhtar Yüksel, Nurettin ve Selahattin Turan kardeşler cambazlık yapmasalardı, belki de yörede hayvancılıkla ilgili bir şey kalmayacaktı? Onlar, yörede hayvancılık kültürünün yaşamasına sebep olan kişilerdir. Rahmetli Nurettin Ağa’ya Allah’tan rahmet, torunu Kerim Hoca’ya da başarılar diliyorum. Devam edecek! Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!