Yarbasan kurulmadan önceki devirde, kanunun geçmediği dönemler olmuş. İşte o zamanlarda eşkıya burada hükümran olmuş. Haramîler karargâh kurmuş. Çeteler, kol gezmiş. Haramîler, vadideki boğazda deve kervanlarına baskın yaparlarmış. Baskınlardaki deve anırtılarından ötürü buraya deve anırtanı demişler. Eşkıya ve çeteler yerleşim yerlerine saldırılar düzenlemişler. Doğudan batıya, batıdan doğuya ticaretin büyük çoğunluğu deve kervanlarıyla bu yoldan sağlanırmış. Çeteler, şakiler, eşkıyalar, haramîler can ve mal güvenliğini tehdit ederlermiş. Etrafa korku salıp toplumun huzurunu kaçırırlarmış. Toplumsal huzur ve asayişi bozan unsurlarmış. Günümüz toplumlarında toplumsal huzuru bozanların başında terör ve mafya geliyor. Terör, anarşi ve mafya toplumlarda panik, kargaşa, tedhiş ve infial gibi korku oluşturuyor. Kötülük yönlü eylemler yapıyor. Toplumsal çöküşü körüklüyor. Başkasına ait bir malın meşru olmayan yolla ele geçirilmesi kanunen suçtur. Özünde kötülük olan her şey insan haklarına aykırıdır. Dinde günahtır, haramdır. Bu bir hak gaspıdır. Buna soygun denir. Vurgun denir. Kötülük içeren hareketler Allah’ın sevmediği davranışlardır. Günah, Allah’ın yapılmasını istemediği harekettir. Günah kötülük demektir. Medeni bir insan başkasına zarar veremez. Vermez… Hz. Peygamber: -“Müslüman öyle bir kişidir ki elinden, dilinden ve her halinden başkalarının emin olduğu kişidir. Müslüman, başkalarına zararı dokunmayan kimsedir.” Müslüman başkalarının canına, aklına, malına, inancına, nesline, ırz ve iffetine zarar vermeyen kişidir. Gönülleri nakkaş sanatı olan tasavvufta ana prensip; başkalarından incinmemek ve başkalarını incitmemektir. İslam’da, yapılması ya da yapılmaması kötü olan haller günah sayılır. Kötü olan haller söz, fiil ve düşünce olabilir. Kötü hallerin hangisi olursa olsun zarar verir verir hale geldiğinde İslam’a göre suçtur. Yapan, mutlak surette cezasını görecektir. Kul hakkı demek, insan hakkı demektir. İnsan hakkı denince: “akan sular durur.” Derler. Başkalarının mal ya da diğer varlıklarına saldırı yapmak eşkıyanın, şakilerin, çetelerin, haramilerin, terörist vb. lerinin işidir. Yarbasanlıların ilk geçim kaynakları hayvancılık olmuş. Daha sonraları burada yerleşik hayata geçilmiş. Hayvancılığın yanında tarım yapılmış. Su ürünleri üzerine kooperatif kurulmuş. Bir süredir, barajdan balıkçılık yapılıyor. Son yüz yıldan bu yana Yarbasan’da yaşayanlardan bazılarını anayım. Kimisini adıyla, kimisini lakabıyla anacağım. Derler ya: “Yiğit lakabıyla anılır.” Onların her biri kendi çapında yiğitmiş. Muhtar Yüksel’in rahmetli babasına Kara Rıza derlerdi. Yedi düvelde anılırdı. Ekmeği yenir, hatırı sayılırdı. Kara Rıza’nın kardeşi rahmetli Toka Ali vardı. Çobanlık (koyun-keçi hayvancılığı) yapmak isteyenler onun elinden su içmeli derlerdi. Muhitte çoban köpeklerinden ötürü: -“Toka Ali’nin terbiyesinden geçmeyen köpeğe ben çoban köpeği demem.” derlerdi. Bir zamanlar Muhtar Ali vardı. Topal Abdullah’ın Ali derlerdi. Topal Abdullah’ın Ali denince, muhtarlık akla gelirdi. Yarbasan’ın yıllar yılı muhtarlığını yapmış. Devam edecek! Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!