1960’lı yıllarda Türkiye ikinciliği, üçüncülüğü olan ülkemizin tanınmış atletlerindendim. Askerliğim de Ordu Spor Kampı’nda geçti.Bu nedenle atletizim sayesinde, sonra da mesleğim gereği ülkemizin elli şehir ve pek çok kasabasını görme imkanım oldu. Yarıştığım şehirlerde, ertesi gün, orada yayınlanan gazeteleri alıp yarış hakkında yazılanları, adımızı, fotoğraflarımızı görmek için alıyorduk. O yıllar bir şey dikkatimi çekmişti. İstanbul,Ankara’nın dışındaki şehirlerimizin hepsinde sadece bir , Adana, Trabzon gibi birkaç şehrimizde de iki gazete yayınlanıyordu. Eskişehir’de ise beş gazete vardı. İkinci konu, diğer şehirlerin gazeteleri ya iki sayfa ya da dört sayfaydı. Eskişehir’de ise altı ya da sekiz sayfaydı. Diğer şehirlerin gazetelerinde içerik yoktu. Yani şehirlerini yaratan, yönlendiren taraftan çok günlük haberlerle çıkıyorlardı. Ben okulların duvar gazetelerine benzetiyordum. Köşe yazarları da arada bir yazan öğretmenler ya da resmi daire memurlarıydı.

     Eskişehir’de ise yaygın dediğimiz ulusal basındaki başlıklarla hazırlanmış, her sayfasında en az bir köşe yazarı ve uzmanlaşırmış bir konu yazılıyordu. Büyük gazeteciler vardı. Hatta ofset baskıya ilk geçen de Eskişehir gazeteleri olduğunu sanıyorum.

    Sanat yazarlığını Almanya’da bulunduğum yıllarda, gazetelerde görerek, bir şehrin sanatında olmazsa olmazı olduğuna inanarak 1975 yılında Abdülkadir Gürol’un Eskişehir gazetesinde başladım. O yıllar Eskişehir’deki edebiyat iki yerde idi. Biri sekiz on şiirini ezberlemiş Kör kamil’de çevresine okuyanlardı. Biri de Milli İrade gazetesinde buluşan, kitapları olan, her gün yeni şiirler yazan ciddi edebiyatçılardı.

    Tabi ki gözüm hep Milli İrade gazetesinin yazıhanesinde buluşan edebiyatçılardı. Anadolu’da Sanat dergisini yayınlıyordum üç sayı çıkarmıştık. Kağıt karaborsada olduğu için çıkaramaz durumuna gelmiştik. Beni Milli İrade gazetesinin sahibi Ethem Karaca’ya yönelttiler. Rahmetli Ethem Karaca telefonla birisiyle konuştu: “Çocukların edebiyat dergisini yapacağım” dediğini duydum. Bize daha ucuz ve zamanında dergimizi basmaya başladı. Bu iyiliğe Milli İrade’ye geçtim.

    Ethem Karaca şehrin edebiyatçılarına büyük önem veriyordu ve sahip çıkıyordu. Onun yazıhanesinde ünlü yazar, araştırmacı, şair Vehbi Cem Aşkun, İsmail Ali Sarar, “Yollarımız tozlu topraktı ama eşekler insanı çiğnemezdi” diye taşlama yazan Muharrem Barut gibi  yazarları görürdük, konuşurduk…

     Milli İrade gazetemiz 50.yılını kutluyor. Gazetenin bu elli yılını gördüm, yaşadım. Eskişehir’in sanat sorunlarını anlattığım, sanatçılarını, etkinliklerini tanıttığım en güzel sanat yazılarımı yazdım. Nice elli yıllar yaşayacak. Güzel günler, yıllar diliyorum.