Odunpazarı yıllarca ihmale uğramış bir semtti.
Uzun yıllar öncesini hatırlıyorum da.
Odunpazarı’nın o sokaklarına girilemezdi.
Virane binalar, insanın üzerine çökecek gibiydi.
Nitekim o süreçte bir çok bina kendiliğinden çöktü.
Sit alanı olması nedeniyle binalara el sürülemiyor, çivi dahi çakılamıyordu.
Ancak bir çok evde insanlar oturuyordu.
Yangınlar da çıktı, artık kendiliğinden mi yandı, yoksa yakıldı mı bilemiyoruz.

***

Önceki gün tescilli bir binanın yanması beni eski yıllara götürdü.
O zamanlar da hep yazıyorduk, bu binalar korunsun, tarih yok oluyor, tarih kül oluyor diye.
Odunpazarı bölgesinde madde bağımlısı şahısların kaldığı iddia edilen tarihi tescilli binada çıkan yangın, itfaiye ekipleri tarafından kısa sürede söndürüldü.
Allah’tan çevredeki binalara sıçramadı. Yangında bina içerisinde kimsenin bulunmaması ise olası bir faciayı önledi.
Çevredeki vatandaşlar, bahse konu binada madde bağımlısı şahısların kaldığı iddia ederek, yangının bu kişiler tarafından çıkarılmış olabileceğini öne sürdü.
Eskiden de o metruk binalarda bimekanlar, madde bağımlıları kalırdı.

***
Ancak son 15-20 yılda bu semt üzerine yoğunlaşan belediyelerin yaptığı çalışmalar Odunpazarı’nı bir turizm mekanı haline getirdi.
Bu çalışmaları Odunpazarı’nın ilk belediye başkanı Ayhan Boyer başlattı. Sonradan gelen İsmail Haşim Ateş, Burhan Sakallı ve son olarak da Kazım Kurt bu bölgeye büyük bir hassasiyet gösteriyor.
Bugün Odunpazarı’nı tanıtmak, oradaki turizm potansiyelini arttırmak için neler yapıyoruz neler.
Dernekler kuruldu, çeşitli çalışmalar yapılıyor.
Bir düşünsenize;
Önceki günkü yangın eğer zamanında müdahale edilmese ve etraftakı binalara da sıçrasa ne olurdu?
O binaların çoğu ahşap yoğunluklu.
Felaketi düşünebiliyor musunuz?
Bu neden e Odunpazarı’nı demekki çok daha dikkatli korumamız gerekiyor.