Dün Gaziler günüydü.

13 Eylül 1921′ de kazanılan Sakarya Zaferi’nin hemen ardından, 14-15 Eylül gecesi, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa ile  Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Edirne ve Kozan Milletvekilleri sıfatıyla  Büyük Millet Meclisi Reisliği’ne cepheden telgrafla şu önergeyi gönderdi:

“Bizzat muharebe meydanındaki tedbiriyle muzafferiyetin amil ve müessiri olmuş Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine müşirlik rütbesi ile gazilik unvanı tevcihini teklif ve istirham ederiz. Büyük Millet Meclisi’nin bu teveccühünün milletimiz tarafından doğrudan doğruya bütün orduya müteveccih bir eser-i takdir ve taltif olacağı kanaatinde bulunduğumuzu arz eyleriz.”

Sakarya Meydan Muhaberesi’nin kazanılmasından sonra, 19 Eylül 1921 tarihinde, TBMM’since Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e, “Mareşal” rütbesi ile “Gazi” unvanı verildi. 19 Eylül ise “Gaziler Günü” olarak ilan edildi.

 

***

Dün ülkenin her yerinde Gaziler Günü kutlamaları ve etkinlikleri düzenlendi. Bir gün öncesinden Cumhurbaşkanından, Başbakan’a, Siyasi Parti Genel Başkanlarından, siyasi partilerin yerel yöneticilerine kadar, Valiler, Belediye Başkanları, Kurum ve Kuruluşların yöneticileri Gaziler Günü dolayısıyla açıklamalar yaptı, mesajlar yayınladı.

Gazilerimiz övüldü, onların kahramanlıklarından söz edildi.

 

***

Yine ülkemizde gazilerimizin durumu malum.

Bu vatan toprakları için yaralanmış, organlarını kaybetmiş, sakat kalmış, hayatlarının kalan bölümünü olumsuz koşullarda geçiren bu insanlarımıza gereken değeri veriyor muyuz?

Yaşananlar hiç de verdiğimizi göstermiyor.

Gazilerimizin karşı karşıya kaldığı muameleler hiç de hoş değil.

Özellikle toplu taşım araçlarında.

Gaziler Günü nedeniyle başta hükümet edenlerin övgü dolu sözleri bir-iki gün sonra unutuluyor, her şey eskisine dönüyor.

 

***

Bir de işin gerçeğine bakalım.

Dün Sözcü Gazetesi’nde Yılmaz Özdil yazdı.

Gazi Koray Gürbüz’ün “Unutmayın” adlı çok sayıda gazinin görüşlerini almış. Ben de birkaç tanesini sizlere aktarmak istedim.

Okuyun yorumu size ait.

Cengiz Özerden: “Belediye otobüsüne bir kez bindim, otobüs şoförü ‘geç geç bedavacı’ dedi. Bir daha belediye otobüsüne binmedim.”

Bekir Oruç: “Şehit için isyan etmiyorsun, gazi için isyan etmiyorsun, ‘Bu çocuk 20 yaşında kör olmuş, kolu bacağı kopmuş’ demiyorsun. Ne yapayım böyle halkı, böyle devleti”

Zekeriya Gökyar: “Belim kırıldı, felç oldum, 19 yıldır yatağa bağımlı yaşıyorum, şu kadarını söyleyeyim. Hakkımı helal etmiyorum”

Erhan Atik: “İnsanların duyarsız olması beni çok üzüyor. Kimi insanlar ‘benim için mi vuruldun’ diyor. Bu cümle beni bitiriyor”