Köpeklerin boğuşması nedeniyle Hasan, Muhitin köpeklerini döver. Muhit, kendisini ikaz edince bu kez Hasan Muhit’e küfür eder. Küfrü kaldıramayan Muhit, Hasan’a bir tokat atar. Hasan ağlayarak köye gelir. Babasına, Muhit’in kendisini dövdüğünü söyler. Hasan’ın babası ile amcası ellerine birer meşe sopa alarak Muhit’i kırsala dövmek için giderler.

Tartışmaya küfür karıştığı an kavga hazırdır. Küfürleşmenin sonu felakettir. Küfür, karşıdakine hakaret ve aşağılamadır. Tahrik, tahkir ve tacizdir. Olaya küfür karıştırılmadıkça kolay kolay kavga çıkmaz. Küfür olmayınca kavga olmaz.

Vakit ikindi vaktidir. Hasan, babası, amcası ve arkadaşı Hüseyin dördü bir olup Muhit’e saldırırlar. Muhit’in köpekleri, saldırı karşısında onu yalınız bırakmazlar. Muhit’in köpekleri ile birlikte dört kişiyle başa çıkmaya çalışır. Kargaşa sırasında Muhit’in kafasına sopa ile vururlar. Muhit’i bir hayli de hırpalarlar. Durumun yatışmayacağını anlayan Muhit, davarı ve köpekleri Tümkiyem bozkırında bırakarak köye gelir. Hasan’ın babası Yunus ile amcası Seydi Muhit’in köpeklerini bir hayli döverler.

Muhit, abisi Ethem’in köydeki evine gider. O an, Muhit’in abisi avluda ahşap işçiliği yapmaktadır. Muhit, abisine belli etmeden kafasının kanlarını yıkamaya çalışır. Abisi, Muhit’in hâlinden onun bir sıkıntısının olduğunu anlar. Durumu, kendisine sorar. Muhit’de, başından geçeni anlatır. Muhit’in niyeti köyde geçirdiği sürede kavgalılarının köye geri dönebileceklerini düşünür. Böylece kavga sona erer, der.

            Muhit’in Abisi, iyi niyetle kendisine der:

            -Haydi, sen davarın yanına geri dön ben de geliyorum.

            Muhit, bir süre sonra abisinin evinden ayrılıp köyden çıkarken halasının oğlu Ömer ile karşılaşır. Meseleyi onunla da görüşürler. Olayın büyütülmemesi gerektiğini düşünürler. Muhit, davarın yanına giderken halasının oğlu Ömer herhangi bir sıkıntı olmasın diyerek onu takip eder. Muhit’in Abisi’ de her ihtimale karşılık vaziyete bakmak için onu izlemeye başlar.

            Köyün hemen çıkışında, karşılıklı gelenlerin birbirini göremeyecekleri yükseklikte gedik bir tepe vardır. İlahi takdir nasıl dilerse her iş öyle olur. O sıra, Hasan’ın babası Yunus ile amcası Seydi köye geri dönerler. Kavga mahallinin yaklaşık iki kilometre uzaklığındaki bu Gedik tepeyi aşmak üzerelerken Muhit’de köy tarafından gelir. Tepenin zirvesindeki yolda aniden karşılaşırlar.

            Hasanı’n babası Yunus, kırk yaşlarındadır. Amcası Seydi, Yunus’un küçük kardeşidir. Yunus ile Seydi  Muhit’i karşılarında görünce ona söverek hâlâ sen buralarda duruyor musun? Derler ve Muhit’e tekrar saldırırlar. Muhit’in kendilerine yalvarmasına rağmen amansız bir şekilde Muhit’in üzerine çullanırlar. Yunus ile Seydi, Muhit’i yere yıkarlar. Yunus, Muhit’e elindeki bıçakla seni öldüreyim mi derken Muhit, belindeki kama ile Yunus’u bıçaklar. Yunus’un bıçaklandığını anlayan Seydi kaçarken Muhit, onu da yakalayıp bıçaklar. Yunus, olay mahallinde gedik arakası denilen yerde ölür. Seydi, ağır yaralı olarak kurtulur. Seydi, daha sonraları sağlığına kavuşur. Muhit, hapse düşer. Muhit’e on sekiz yıl hapis cezası kesilir. Cezanın dokuz yılı affa uğrar. Dokuz yılı infaz olur.

Muhit’in başına iş geldiği gün olay köyde duyulur. Olayı duyup olay mahalline giden halk gibi Nazife Gelin’de kayınvalidesi ile birlikte olay yerine giderler. Fakat olayın aslını ve boyutunu tam bilmedikleri için rast gele giderler. Giderken, yaklaşık bir yaşındaki Küçük Emral’ı beşikte uyur vaziyette bırakıp giderler. Çocuğu beşikte bırakıp gittiklerinin farkında değillerdir. Hadiseyi duyanlardan Nazife Gelin’in kardeşliği vefalı kadın Zelife onların evine gelir. Kardeşlik dostluktan öte bir bağlılıktır. Eve girdiğinde salıncakta yatmakta olan Küçük Emral’dan başka evde hiç kimsenin olmadığını görünce Emral’ı kucaklayıp doğru kendi evlerine götürmek için yola çıkar. Zelife, Emral’ı kucağında götürürken hasımların yardakçılarından Sulu Kız, Küçük Emral’ı elbiselerinden tanır. Zelife’nin kucağındaki Küçük Emral’ı Zelife’nin kucağından alıp öldürmek ister. Zelife, Sulu Kıza çocuğu vermeyince Sulu Kız, Küçük emral ile Zelife’yi taş yağmuruna tutar. Zelife, Küçük Emral’a zarar gelmeden onu kendi evlerine kaçırır.

Nazife Gelin ve ailesi, olayın vahametinden Emral’ın evde olmadığını gece yarısı fark ederler. Cinayetin ertesi günü kuşluk vakti, Küçük Emral’ın emin ellerde olduğunun haberini alırlar. Köyde, maktulün sülalesi kalabalık olduğundan olaylar ve kavgalar bir hayli sürer.

Ömrün uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!