Değerli okuyucularım,
4 günlük bir ayrılıktan sonra yeniden birlikteyiz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen Türkiye Gazeteciler Federasyonu 49. Başkanlar Konseyi toplantısından döndükten sonra, dün yerel gazetelere bakarken, yine bir uçak seferi tartışmasının içine girmiş olduğumuzu gördüm.
Gerek Vali Güngör Azim Tuna’nın, gerek milletvekili Harun Karacan’ın açıklamalarına baktığımda Eskişehir’den yeniden uçak seferlerine başlanacağı konusunun gündeme geldiği görülüyor.
Eskişehir-İstanbul uçak seferlerinden söz ediliyor.
Bundan önce Eskişehir-İstanbul uçak seferleri birkaç kez konuldu ve sonradan iptal edildi.
Öncekilerinin saatleri tersti olmadı dendi.
Rantabl değil dendi.
Çeşitli bahanelerle seferler iptal edildi.
Bu saatten sonra artık Eskişehir-İstanbul uçak seferleri hiç olmaz.
Çünkü Eskişehirli İstanbul’a gitmek için uçağı tercih etmez.
Hele bir de Atatürk Havalimanına inip-kalkacaksa hepten olmaz.
Karayolu ve demiryolu çok daha cazip olacaktır.
İnsanlar kendi araçlarıyla 3-3,5 saatte İstanbul’a ulaşıyor, otobüs yolculuğunu tercih edenler 5 saatlik bir yolculuktan sonra istedikleri yere gidebiliyor.
Yüksek Hızlı Tren seferleri başladıktan sonra Sabiha Gökçen Havalimanı’na gitmek isteyenler bir kere kesinlikle treni tercih ediyor.

***
Eskişehir’e uçuk seferleri konmasın mı?
Elbette konsun, artık Türkiye’nin hemen hemen her ilinde havaalanı var.
Eskişehir ile Belçika arasında uçak seferleri var.
Haftanın belirli günlerinde yurt dışına seferler olabilir.
Ne diyor milletvekili Harun Karacan, dünya ile ulaşım bağlantısı çok önemli.
Bunun için de hava yolu çok önemli.
Eskişehir’den İzmir’e, Antalya’ya, Dalaman’a, Trabzon’a, Gaziantep’e, Adana’ya pek ala uçak seferleri olabilir.
Belki her gün olmaz ama haftanın belirli günleri olabilir.
KKTC’ye örneğin.
Eskişehir’den özellikle hafta sonları çok insan gidiyor Kıbrıs’a.
Oraya sefer konabilir.
Eskişehirliler de KKTC için İstanbul, ya da Ankara’ya gitmek zahmetinden kurtulur.
Eğer illa da Eskişehir-İstanbul diye diretilirse, inanıyorum ki kısa sürede bu seferler yeniden iptal olur.

***

Vicdanlar biraz rahatladı

Özgecan Aslan cinayeti hepimizin yüreğini yakmıştı.
Dava süreci tamamlandı ve üç sanığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Bu cezalar elbette Özgecan’ı geri getirmeyecek ama vicdanları biraz olsun rahatlatacak.
Başka Özgecan’ların başına aynı şeylerin gelmesini önleyecek belki de.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis, hukukçuların deyimiyle “idam” cezasının yerine ikame edilmiş bir ceza.
Cezasının çok büyük bölümünü hücrede tek başına, bir saat havalandırmayla geçirecek.
Davada hiçbir indirim uygulanmaması da çok önemli.
Bir caydırıcılık unsuru.
Münevver Karabulut cinayetini hatırlayalım.
Münevver Karabulut cinayeti, lise öğrencisi Münevver Karabulut’un 3 Mart 2009 tarihinde Cem Garipoğlu tarafından öldürülmesi.
Cinayet duyulduktan sonra Türkiye kamuoyunda dikkat çekmiş ve büyük tepki oluşmuştu. Katil zanlısı Cem Gariboğlu cinayetten 197 gün sonra teslim oldu. Yargılama süreci 18 Kasım 2011 tarihinde mahkûmiyet kararının verilmesiyle sona erdi.
Gariboğlu, 10 Ekim 2014 tarihinde cezasını çektiği Silivri Cezaevi’nde kendini asarak intihar etmişti.
Umuyoruz ve bekliyoruz ne Münevverler, ne Özgecanlar, ne de başka kadınlar cinayete kurban gitmesin.