Değerli okurlarım! Bir önceki yazımda Nazife Gelin, kazın ayağı hiç de öyle değil der, demiştim. Bilirsiniz kazın ayağı paletli olur. Kazın ayağındaki paletler parmakların birbirine bitişik durmasını sağlar. Toplumsal yaşamda böyledir. İnsan istese de, istemese de kazayağı gibi birlik içinde bulunduğun toplumun şartlarında hayat sürmek zorundasın. Kazın her bir parmağı ayrı ayrı değildir. Toplumsal yaşamda uyumlu hareket gerekir. Ben de, toplum içerisinde yaşamak zorundayım. Günler, hep günlük güneşlik geçmez. Havalar bazen fırtınalı olur. Esas olan fırtınalı hayata dayanabilmektir. Kaderin cilvesi, genç yaşta benim de karşıma çıktı. Allah, böyle olmasını takdir etmiş. Allah’ın takdirini kabullenmekten başka yol var mı? Kayınbabam, Kur’an-ı Kerimden Tekfir suresini okurken: “Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz bir şey yapamazsınız!” Allah’ın buyruğunu dinlemiştim. Dinlediğim o buyruk üzerine Allah’tan hayırlısını dilemekten başka çare var mı? Diye, bir gün düşünürken kayınbabam bana dedi:

-Bak kızım Nazife Gelin, kocan Ahmet öldü. İki küçük kız çocuğu ile dul kaldın. Evlilik çağında, delikanlı bekâr oğullarım var. Hangisiyle istersen seni onunla baş göz edeceğim. İstediğinle, seni evlendireceğim. Haso veya Muzu, hangisini istersen seni onunla evlendireceğim.

Yörede, bu durumlarda bu tür evlilikler olmuş ve oluyormuş. Bu tür evlilikler, sevgiye dayalı evlilikler değildir. Zarurete dayalı evliliklerdir. Nazife Gelin, Muzu ile evlenmeyi tercih etmiş. Neticede, Muzu ile Nazife Gelin’i evlendirmişler. Bir süre, Nazife Gelin ile Muzu’nun çocukları olmamış. Birkaç yıl sonra bir oğulları olmuş. Dünyaya gelen çocuğun adını Ahmet koymuşlar. Nazife Gelin’in ikinci kocası Muzu’dan olan oğlu Ahmet, iki aylıkken vefat etmiş. Küçük Ahmet’in vefatı onları çok korkutmuş. Bu durumdan epeyce ürkmüşler. “Eyvah! Bu evlilik galiba bize yaramayacak” diyerek çok üzülmüşler. Küçük Ahmet’in ölümünden sonra yine birkaç yıl çocukları olmamış. Çocuklarının olmadığını görenler söylentilere başlamışlar. Bu söylentiler üzerine komşu kadınlardan Havili denilen yaşlı bir kadın, günün birinde Nazife Gelin’e demiş:

-Kızım, Nazife olmaz böyle!

Nazife Gelin:

-Havili Nine, olmayan ne?

Havili Nine, sözlerinin devamında Nazife Gelin’e demiş:

-A kızım, bildiğim kadarıyla Küçük Ahmet’in ölümünden sonra senin bir daha çocuğun olmadı. Bak, aradan birkaç yıl geçti. Senin yaşın da otuzu geçti. Kadın yaşlandıkça çocuğa kalması zorlaşır. Kocan, senden ilerleyen zamanda çocuk ister. O istek de, onun en doğal hakkıdır. Zaman kaybetmeden git. Tekke bayırındaki kızılcık ağacına çaput bağla ki gebe kalasın! Türbeye de gidip mum yakasın ki çocuğun ola! Havili Nine’nin bu sözleri üzerine Nazife Gelin, Havili Nine’ye cevaben der:

-Her meyvenin bir olgunlaşma vakti vardır. Her günün güneşinin doğum zamanı olduğu gibi her çocuğun da bir doğum vakti vardır. Bir oluşumun gerçekleşebilmesi için bazı sebeplerinin olması şarttır. Bir çocuğun dünyaya gelebilmesi için sağlıklı şartların oluşması lazım. Çocuk ancak Allah’tan istenir. Çocuğun olması için sağlıklı nedenler oluşturulur. Allah’tan sağlıklı ve hayırlı çocuk istenir. Hurafe ve batıl şeylerle çocuk istenmez! Ağaca çaput bağlamakla, tele kilit takmakla, türbeye mum yakmakla çocuk olmaz! Hurafe ve batıl yollarla bir şey istemek Allah’ın öfkesini kabartır. İnsan, Allah’tan ne isteyecekse dua ile sebeplere teşebbüs ederek ister. Dua, Allah’ın merhametini yumuşatır. Evlât, anne ile babaya Allah’ın bir emanetidir. Anne ile baba bir çocuğun dünyaya gelmesine sadece birer aracıdırlar.  Allah, bir çocuğun doğumunu bir anne ile bir babanın varlık şartına bağlamış. Hiçbir insan iki babadan olmaz ve iki anadan doğmaz. Yeryüzünde sadece bir tek insan babasız olarak annesinden doğarak dünyaya gelmiştir. O kişi de, Mucizevi bir doğumdur. Babasız dünyaya gelen insan, Hz. Meryem’in oğlu Hıristiyanlık dininin peygamberi Hz. İsa’dır. Annesiz ve babasız yaratılan biri erkek biri dişi iki kişi daha vardır. O kişiler de semavat âleminde yaratılmışlardır. Bu kişilerden erkek olanı ilk yaratılan insandır.  O kişi, Allah tarafından topraktan yaratılmıştır. Topraktan yaratıldığı için kendisine Allah, Âdem ismini vermiştir. Annesiz babasız yaratılan ikinci insan Hz. Havva’da annesiz ve babasız yaratılmıştır. Hz. Havva, yine de bir insanın eğe kemiğinden yaratılmıştır. Devam edecek!

Bayramınız kutlu, ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça Kalın!