İnsanın hayatta yaptığı iyi ya da kötü işler olabilir. İnsanın iyi ya da kötü işlerinin kaydedildiği kişiye has ilahi bir amel defteri vardır. Amel defterine yazılanlar sadece iyi haller olmayıp aynı zamanda kötü hâller de yazılır. O defter aynı zamanda iyiliklerin zıddı olan kötülüklerin de yazıldığı defterdir.

Allah, insanı imtihan için yarattığından insanın her türlü hâli, görevli melekler tarafından kayıt altına alınır. Mahşer günü herkesin iyi ve kötü halleri tartılır. Ahiret âleminde kişilerin değeri bu tartıyla belirlenir. Herkes bu tartı ile belirlenen değerine göre cennet ya da cehennemlik olur.

Cennet, insanlara dünyada yaptıkları iyi hâllerine karşılık mükâfat olarak verilecektir. Dünyada kötülük yaparak etrafa rahatsızlık verenler ise ceza olarak cehenneme konulacaktır.

Her kişinin bir gün ölüm vakti gelecektir. Ölüm vakti gelen her insan dünyasını değiştirecektir. İnsanın dünyada toplum yararına yapıp geride bıraktığı eserlerin her biri o amel defterine yazılacaktır. İnsanın meydana getirdiği iyi eserlerden diğer insanlar yararlandıkça o insanın işlem defterine not düşülür. İşlem defteri diye amel defterine denir.

Kişinin hayatta iken toplum yararına yaptığı eserler fayda sağladıkça yapan kişinin hesap hanesine kazanç yazılacaktır. Kişinin yetiştirdiği iyi talebeler ile iyi evlatlarının dünyada insanlığa yaptıkları yararlı işler devam ettikçe yine o kişinin hesap hanesine sevaplar yazılacaktır.  

Amel defteri, kişinin sağlığında kötü şeyler yaparak dünyada kötü izler bıraktığında o kötü izlerden diğer insanlara bulaşan kötülüklerin zarar hanesine yazıldığı defterdir. Bu defter, kişinin yetiştirdiği talebeyi zararlı bilgilerle yetiştirdiğinde bu bilgilerin kişinin kendisine ve diğer insanlara verdiği vebalin işlendiği defterdir. Kişinin yetiştirdiği kötü huylu evlatların işledikleri suçların kayıt edildiği defterdir.

Amel defteri hiç kırışmadan, hiç eskimeden, yanlış kayıt kabul etmeyen ve kayıtların hiçbir şekilde silinmediği ilahi bir defterdir. Bu defterin kayıtları kudret kalemiyle yazılan ilahi kamera ile görüntülenen bir defterdir. Bu defter ilahi levhalardan oluşur.

Dünyaya gelen her insan bir gün mutlak ölecektir. Dünyaya gelip de, bu dünyada kalan var mı?

Mehmet Ağa, konuşmasında kızım Nazife:

-Rahmetli Ahmet’in ölüm acısına, kimin yüreğinin daha çok yandığını ancak Allah bilir! Kızım, mesele bu değil. Mesele, yüreklerde yanan acıyı test etmek değil! Mesele; senin ve bu iki yavrunun geleceğidir. Kızım, gelinim! Sen, genç ve güzelsin! Seni, zorla bu kapıda tutmaya hakkımız yok! Sana ayakbağı olmayız, olamayız da. Yeni bir yuva kurmak için senin yeniden evlenmek en doğal hakkındır. Seni kim olsa kendisine eş olarak alır. Alır da, o zaman bu iki çocuğun hâli ne olur? Bu konuda, nihai kararı verecek olan sensin! Kızım, istersen hemen karar verme! Bir süre düşün. Ne yaparsan yap doğruyu yap! Ne yaparsan yap kendine yakışanı yap!

Oğlumuzun sağlığında gelinimiz idin. Artık, evlâdımız oldun. Senin derdin bizim derdimizdir.

Ahmet’in ölümünden sonra kendi geleceğin ile çocuklarının geleceğiyle alakalı ne yapmayı düşünüyorsun? Ne yapmayı düşünürsen düşün! Bize açıkça niyetini söyle, deyince Nazife Gelin:

            -Baba, ben ve çocuklarım bu evde çok mu oluyoruz?

O zaman, Nazife Geli’nin kayınbabası Mehmet Ağa der:

            -Hayır, kızım! Realiteyi unutmamak gerekir. Hayatın acı gerçekleri var. Hayatın gerçeklerini göz ardı edemeyiz. İstesek de, istemesek de hayatın bazı acı gerçeklerini görüp geçirmek mukadderdir. Başa gelen çekilir. Allah, ezelde ne takdir etmişse o olur. Allah, nasıl bir yaşam belirlemiş ise öyle yaşanır. İlerde, istemediğin pek çok şeyle karşılaşabilirsin! Seni, üzen şeyler olabilir. Sonradan keşke dememen için çok iyi düşünmelisin! 

Senin ve iki yavrunun bütün sorumluluğu bizim omuzlarımızda… Ahmet’in ölümüyle birlikte senin ve yavrulularının sorumluluğu bir yerküresi ağırlığında bizim omuzlarımıza bindi. Biz, senin ve çocuklarının istikbalini düşünmek zorundayız. Bugün, sorun yok! Görüyorsun ki, bizim bir ayağımız çukurda. Yarın bizim ayağımız kaydığında, ne olur? Allah-u âlem! Geleceği ve gelecekte olacakları ancak Allah bilir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!