Bugün ülkemizin yaşadığı en büyük depremlerden biri olan Marmara depreminin 18. Yıldönümü

17 Ağustos 1999’da ülkemiz büyük bir felaket yaşadı, binlerce insanımızı kaybettik.

Deprem uzmanları ülkenin bir deprem kuşağında olduğunu hep söyleyip gelirler, yüzyıllar öncesinden sürekli depremler olmuş, halen de olmaya devam ediyor.

Hani denir ya, “Deprem öldürmez, binalar öldürür” diye.

Yüzyıllar önce yapılan binalar sapasağlam dururken, deniz kumundan yapılan, malzemesinden çalınmış binalar yerle bir oluyor.

Bunu Marmara depreminde net olarak gördük.

 

***

Aradan geçen süre içersinde yapılan uyarılar dikkate alınıyor mu?

Yanıtı hayırdır.

Bugün yine deniz kumundan binalar yapılıyor, malzemelerden çalınıyor.

Deprem sigortası ise hak getire.

Vatandaş iki göz oda yapıp, başını sokacak bir yuva derdinde.

Kalitesine, sigortasına pek bakmıyor.

Haa sağlam binalar yok mu, elbette var.

Ama onların da yanına yaklaşılmıyor.

Allah bir daha bu ülkeye 17 Ağustos gibi acılar yaşatmasın ama tedbiri de elden bırakmayalım.

 

10 GÜNLÜK TATİL

 

Özellikle kamu çalışanlarının bir süreden beri bekledikleri haber önceki gün hükümet tarafından açıklandı.

9 günlük bayram tatillerine alışıktık da bu seferki biraz daha fazla oldu.

Tabi bu 10 günlük tatile kimileri sevindi, kimileri ise endişeli.

Özellikle iş çevreleri, senedi, çeki olanlar şimdi düşünüyor.

Resmi kurumlar tatil ama bankalar açık diyorlar.

Tabi ki bu duruma en çok sevinen turizm sektörü oldu, iç turizmde bir hareketlenme bekliyorlar.

Özel sektör çalışanları ise, kamuya var da bize yok mu diyorlar, haklı olarak.

Madem tatil oldu herkese olsun.

Bizim basın sektöründe zaten tatil yok.

Sadece bayram günleri.

 

***

Tabi ki her çalışanın yaz mevsiminde beklediği şeydir, yıllık izin.

Tam da tatil yazısına denk geldi ama, ben de kısa bir tatil için, en azından kafayı boşaltmak için sizlerden izin istiyorum.

Sağlık ve esenlikle kalın.