Büyükşehir Belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’e saldırı iddiasıyla gözaltına alınan beş kişiden 3’ü tutuklandı, 2’si ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Umuyoruz adil bir yargılama olacaktır.

Tabi ki bu saldırı ülke çapında da ses getirdi.

Yaygın gazetelerde, televizyonlarda yer aldı.

Eskişehir’i çok seven, bir Eskişehir aşığı olan gazeteci-yazar Yılmaz Özdil de bu olayı geçtiğimiz gün köşesine taşıdı.

Şehirler itibariyle önemli olan insanların, nasıl o şehirlerde saldırılara uğradığını anlatan Özdil, Büyükşerşen saldırısıyla ilgili de şunları paylaştı okurlarıyla.

 

***

 

Porsuk çayında gondollar dolaşıyor, senfoni konserlerinde kuyruk oluyor, merdiven boşluklarında bile yer olmuyor, opera-bale kapalı gişe oynuyor.

İddia ediyorum, şehir tiyatrosu Türkiye'nin en iyi kadrosuna sahip, sırf onları izleyebilmek için hafta sonları Eskişehir'e gidiyorum.

Kurtuluş Savaşı, cam, balmumu, örneği olmayan müzeler, milyon metrekare büyüklüğünde, ayaklarımızı yoran ruhumuzu dinlendiren parklar, planetaryum, gençlik merkezleri, denizi yok ama plajı var, yelken kullanmayı öğrenebiliyorsun

Caddeler heykellerle süslü, engelli yurttaşlarımızın kimseden yardım almadan dolaşabildiği, sosyal hayata katılabildiği Türkiye'deki tek şehir.

Masal Şatosu'nu Kapadokya'dan fazla turist geziyor.

Sürekli beş yıldızlı otel yapılıyor.

Eskiler iyi bilir, 20 sene önce bu şehirde çiçekçi bile yoktu, şu anda Türkiye'nin ve dünyanın en önemli markaları mağaza açıyor

Dünya çapında “örnek şehircilik” ödülleri kazanıyor.

Bu mucizeyi yaratan, Mustafa Kemal aydınlanmasının vücut bulmuş hali, Profesör Yılmaz Büyükerşen'e yumruk atıldı, silah çekildi, namluya mermi sürüldü, vatandaşlar araya girmeseydi, vuracaklardı!”

 

***

Hani bir söz var ya, “İnsanı kendi şehrinde peygamber yapmazlar” diye.

Bu mecazi anlamda söylenmiş doğru bir söz.

Yılmaz Özdil’in Yılmaz Büyükerşen’in haricinde yazısına taşıdığı kişiler de alanlarında çok değerli isimler.

Bingür Sönmez gibi, Rıfat Ilgaz gibi, Müjdat Gezen gibi.

Evet yazısını da “Nereye faydan varsa, orada saldırıyorlar” diye bitirmiş.

Ne de güzel demiş…