Türk Milleti’nin yaşadığı savaşlardan bazılarını en sıkıntılı bir şekilde yaşayanlardan birisi de Nazife Gelin’in annesi ile babası olmuş. Nazife Gelin henüz dünyaya gelmeden genç yaşta annesi Erkek Döndü, kocası Gülibik Ali’yi Trablusgarp’a savaşa uğurlamış.  

Nazife Gelin’in annesi Erkek Döndü, kocası Gülibik Ali’nin savaşa çağrılmasıyla genç yaşta kocasız kalmanın ne demek olduğunu bilen bir Anadolu kadınıdır. Erkek Döndü, kocasının savaşta olduğu yıllarda çocuklarına hem ana ve hem de baba olmuştur.

Nazife Gelin’in babası Trablusgarp ve Çanakkale’de savaşlara katılmış efsanevi Türk kahramanlarından biridir. Dünya tarihinin anlına Çanakkale Destanını yazan kahraman bir Mehmetçiklerden biridir.

Gülibik Ali Dede derdi:

-Elde süngü, yedi yıl savaş meydanlarında düşmanla çarpıştık. Süngü ile düşmanın döşüne hançer olduk. İnançla, düşmana karşı vatanımıza sütre olduk. Yeri geldi vatan sevgisiyle Anadolu topraklarına kalkan olduk. Bacaklarımdan iki kez kurşun yedim. Tedavi oldum. Tedavilerden sonra yeniden cepheye koştum. Vatanımı savundum. Gazi oldum. Bu onur bana yeter!

Savaş bu! Hiçbir şeye benzemez. Aç ve susuz gidersiniz. Giderken yorulursunuz. Bir kaya dibinde ya da bir ağaç altında mola verirsiniz. Bir anda silah sesleri duyarsınız. Sağınıza ve solunuza baktıkça vurulmuş pek çok arkadaşınızın alkanlar içerisinde yerde yattığını görürsünüz. İşte o zaman neyi hayal edebilirseniz hayal edin.

Savaş zamanı cephedeyken burnunuz kan ve vatan toprağı kukusundan başka koku almaz. Savaşlar başladığında Anadolu’nun pek çok yerleşim yerinde olduğu gibi Nazife Gelin’in köyünde de eli iş tutacak erkek kalmaz. Savaşlar sırasında seferberliğin ilanı ile eli silah tutan her erkek cepheye çağrılır.  Erkekler vatan savunması için cepheye gidince evin işleri tamamıyla kadınlara kalır. Kadınlar, ormandan yakacak odun getirmek için kara kağnılarla grup hâlinde ormana giderlermiş. Kadınların başlarında her nereye giderlerse Nazife Gelin’in annesi Erkek Döndü denilen Döndü Kadın, kolunda baltası ile kadınlar grubunun önünde gidermiş. Döndü Kadın, gittiği yerde de dermiş:

-O gâvurun geleceği varsa göreceği de var! Baltayı vurdum mu, kafasını boynundan aşağı uçurmak benim boynumun borcu olsun! Dermiş. Döndü Kadın, gözünü budaktan esirgemeyen cesur ve gözü pek bir kadın olduğu için kendisine köylü kadınlar “Erkek Döndü” demişler.

Nazife Gelin, savaşçı bir alp-gazi olan Gül İbik Ali’nin kızıdır. Nazife Gelin, savaşçı bir babadan olma Erkek Döndü denilen bir kadından da doğmadır.

Nazife Gelin’in köyünde bir zamanlar anneanne demezler; nine derlerdi. Nazife Gelin’in anası Döndü Kadın civarda “Erkek Döndü” olarak bilinip tanınıyor. Nazife Gelin’in annesi gibi kaynanası da “Kara Döndü” olarak tanınıp biliniyor. Her ikisi de yedi düvelde böyle bilinip böyle tanınmışlar. İkisi de tam Osmanlı kadınıydı. Kara Döndü Nine’ye, kendi oğulları anne demez “Abla” derlerdi. Kara Döndü’ye herkes abla dediği için kendi çocuklarının da “Abla” diye hitap etmeleri alışkanlık olmuş

Erkek Döndü, hâkim ve hekimin kıtlığında halk arasında hem hekimlik ve hem de hâkimlik yaparmış. Meseleleri çözmekte ve hastaları tedavide mahirmiş. Dilindeki belagat, gönlündeki cesaret, başındaki aklı ve elindeki beceriyle Allah’ın kendisine verdiği yetenekleri insanların faydasına kullanmaktan kaçınmayan bir insandı.

Erkeklerin savaşta olduğu günlerden birin de, Erkek Döndü’yü kendi köyüne epeyce uzak köylerden Afyonkarahisar’a bağlı bir köye hasta tedavi ettirmek için götürürlerken yolda bir olayla karşılaşırlar. Erkek Döndü’nün köyünden olduğu sonradan anlaşılan bir kadına Afyonkarahisar-Eskişehir arası orman yolunda bilinmeyen birisi tecavüze kalkışır. Tecavüz edilmek istenen Ayşe Kadın’ın savaşta yaralanan kocası Afyonkarahisar hastanesinde tedavi altına alınır.

Kocasının hastanede tedavi gördüğünü haber alan Ayşe Kadın, anneden öksüz ve babadan yetim kalan altı ya da yedi yaşlarındaki torunu ile kocasını hastaneye ziyarete gider. Ayşe Kadın, ziyaret dönüşü yolun ormanlık alanında meçhul bir kişi tarafından saldırıya uğrar.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!