15 Temmuz 1916 gecesi FETÖ tarafından kalkışılan hain darbe kalkışmasında Türk Milleti büyük bir badire atlatmıştır. Kim ne söylerse söylesin bu kalkışma, artçı bir haçlı seferi harekâtıdır. Bu harekât, Türk Milleti’nin kalbine sıkılan kurşun ve tepesine atılan bombadır. Bu hain kalkışma Türk tarihine sürülmek istenen kara bir lekedir. Sürülmek istenen bu kara leke vicdanları yaralamıştır.

Bir yıldır bu hain kalkışmanın öncesi, anı ve sonrasıyla alâkalı pek çok söz söylendi. Bir o kadar da yazılıp çizildi. Ne yazık ki hain darbeyle alâkalı söylenen pek çok söz ve pek çok yazı afaki boyutlarda oluştu. Aklı başında bilgili ve ilkeli konuşan ve yazanlar beklenenden az oldu.

Ehil olmayan ağızların konuşması ile yetkin olmayanların yazıları toplumda bilgi kirliliğine, kafa karışıklığına ve karamsarlığa yol açıyor. Toplumun derse iyi çalışılmış, aydın, berrak, mesnetli ve hakkaniyete dayalı bilgi ve uygulamalara ihtiyacının olduğu göz ardı edilmez.

Sn. Cumhurbaşkanımızın “At izi it izine karıştı” ifadesi ile Başbakanımızın “Sapla saman birbirine karıştı” ifadesini yeterince anlayıp gereğince uygulayıcılar ile hakkaniyetli karar vericilerin yerinde hamleleri sızlayan vicdanları rahatlatır. İç ve dış düşmanların doğru bilinmesi gerekir.

İnsanlık var olalı dünya coğrafyasında ayaklanmalar ve savaşlar olmuş ve oluyor. Ayaklanma ve savaşlar, sömürgeci güçler tarafından yer üstü ve yeraltı zenginliklerini sömürü için çıkarılmıştır. İnsanlığın gidişatına baktıkça ihanet hareketlerinin biteceği de görülmüyor.

Darbe kalkışmaları ve savaşların ekmek, su, yer ya da güç gösterisi yüzünden çıktığı anlaşılıyor. Birileri güç gösterisi için savaş çıkartırken birileri de ekmeğinin, geleceğinin ve bağımsızlığının savaşını yapmak zorunda kalıyor.

Darbe kalkışmaları ve savaşlar, insanlığa çeşitli acılar yaşatıyor. Kalkışma ve savaşlar telafisi mümkün olmayan hasarlara yol açıyor. Başlangıcından bu yana kalkışma ve savaşların hiçbir milleti mutlu ettiği de görülmüyor.

Dünya coğrafyasında en çok kalkışma ve savaş meydanı olan kıtalar Asya ve Avrupa olmuş. Bu kalkışma ve savaşlardan en çok etkilenen milletlerden birisi de Türk Milleti olmuştur.

İnsanlık, Birinci Cihan Harbi gibi bir vahşet yaşamış. I. Dünya savaşıyla Dünya alt üst olmuş.

Emperyalistler, Dünya düzenini yeniden dizayna kalkışmışlar. Dünyayı yeniden kurmaya kalkışan emperyalistler, Birinci Dünya Savaşını çıkartmışlar. Doğrudan ya da dolaylı olarak bütün ülkeleri bu savaşın içerisine çekmeyi başarmışlar.

Emperyalistler, toplumların hassasiyet ya da kutsiyet gösterdiği değerler üzerinden politikalar üreterek milletleri savaşlara sürüklemişler. Emperyalistler, dünya petrol ve kimyasallarını ele geçirerek Cihanı kendilerine bostan-gülistan etmek istemişler. Emperyalist güçler, savaşlarla sömürgelerini genişleterek dünya hammadde kaynakları ile kapital değerlere hükmetmek isterler. Emperyalistlerin kapital ve sermaye oburu olduklarını unutulmamak gerekir.

Türkiye savaşlar nedeniyle Balkanlar’da, Doğu Anadolu’da, Kafkaslar’ da ve Trablusgarp’ta çok acılar yaşamış bir ülkedir. Peş peşe on bir-on iki yıl süren bu savaşlar sonucu Türkiye bitap düşmüş.

Emperyalistlerin Türk milletini haritadan silmek istedikleri Türk vatanına yaptıkları amansız saldırılardan bellidir. Emperyalistler, Avrupa’da din elden gidiyor yaygaralarıyla haçlı zihniyetini oluşturup din adına milletleri birbirine kırdırmayı hedeflemişler. Onların zaviyesinden bakıldığında, politikalarında başarı sağladıkları belli oluyor. Olanlar insani boyutuyla değerlendirildiğinde kan, kin, öfke, nefret ve düşmanlığın geride kaldığı görülüyor.

Yaklaşık on iki yıl süren bu savaşlar nedeniyle ülkemizde ekim ve dikim yapılamadığından harman hâli acı ve sıkıntının bir başka türü olmuş. Haçlı seferlerinin bir parçası olan bu savaşlarla emperyalist güçlerin Osmanlı topraklarına dört bir yandan saldırılar sonucu Osmanlı İmparatorluğu çökmüş. Türkiye, var ya da yok olmak uğruna Kurtuluş Savaşı gibi bir musibet yaşamış. Bereket, İkinci Dünya Harbine fiilen katılmamış. Gerçi, o zaman Türkiye’nin yeni bir savaşa katılacak hâli de kalmamış.

İç ve dış düşmanlar ülkeyi bölüp parçalamanın gayretine girmişler. Türk Milleti, her defasında istiklali adına kendini yeniden ayağa kaldırmasını bilmiştir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!