Dava birdir,80.000Türk'ün ölüm kalım davasıdır.Mademki öyledir atacağımız temeller birkaç neslin değil,sayısız nesillerin barınabileceği bir binanın temeli olmalıdır.Hiçbir zaman saman üzerinde ömrü birkaç sene olacak ev kurmaya teşebbüs etmemeliyiz.1948

Dr.Fazıl Küçük

 

Dünyayı esareti altına alan Coronavirüs'ün ülkeleri hazırlıksız  yakaladığını yöneticiler söylüyorlar.Buna karşın yeterli önlemlerin alınmadığı konusunda da bazı kuşkular dillendiriliyor.Seri katile dönüşmüş olan virüsten kurtulmak veya onu etkisiz hale getirmek için ülkeler arası işbirliğinin önemi kendiliğinden ortalıklara çıkıyor.Bazı ülkelerin yöneticileri hastalığın en az zararla atlatılabilmesi için yurttaşlarına ekonomik katkıda bulunuyorlar.

Gelinen bu noktada yaşamakta olduğumuz sıkıntının temelinde ülkelerin sağlık harcamaları konusunda yeterli kaynağı ayıramadıklarını söylemek olasıdır.Bu tür salgın hastalıkların önlenebilmesi için hastalanmadan önce Koruyucu Hekimliğe gerekli özenin gösterilmesi gerekiyor.

Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de yukarıda  paylaştığımız sıkıntıları yaşıyorlar.Buna koşut ülkeler kendilerini tecrit etme yolunu haklı olarak seçmiş bulunuyorlar.Yaşanmakta olan sıkıntılara karşın gelecek için ülkelerin nelerin yapılacağı konusunda hazırlıklara başlaması gerekecektir.Moda söylemle artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.Tarih yazılırken İsa dan önce ve İsa dan sonra yazıldığı gibi Corona'dan önce ve Corona'dan sonra diye yazılacağını kaydetmek istiyoruz.

Nedenine gelince bu salgından çıkarılacak ders veya derslerle siyasetçiler özellikle sağlık konusunda nerede yanlış yaptıklarını mutlaka sorgulayacaklardır.Şu anda salgın devam ederken yeterli üretimin yapılamadığı nedeniyle işsiz kalanların durumları ve yiyecek stoklarının yeterliliğinin de konuşulmasını gerekli kılıyor.

Özelleştirilen sağlık sistemlerinin de bu dönemde başarılı sınav verip veremediği konusu da tartışılıyor.Bu tartışma yaşanırken özel sağlık sistemlerinden kurulacak yeni yapı içinde ne ölçüde yararlanılacağının da tartışılması kaçınılmaz olacaktır.Yaşanmış olan sıkıntılardan sonra siyasetçilerin toplumun her kesimini kucaklayıcı olmalarını da gerekli kılıyor.

Yaşamakta olduğumuz sıkıntının çözülebilmesi için dünyadaki bilim insanlarının bir araya gelerek ortak çözüm üretmelerini zorunlu kılıyor.Ülkemizde yaşanmakta olan bazı çalışmaların umut ışığı olduğunu kaydetmek durumundayız.Siyasetçilere düşen bu sürece olumlu katkıda bulunmalarıdır.İnsanlığın geleceğinin bu noktada düğümlendiği hemen herkesçe kabul edilmektedir.

Bu arada ülkemizde 60 yaş üstü insanların bu hastalığın sorumlusu gibi gösterilmesi em küçük anlamı ile saygısızlığın büyüğüdür.Kendini bilmez diye tanımlayacağımız kişilerin insanlıktan paylarını almadıklarını düşünüyoruz.

Ülkelerin seri katil virüsten kurtulduktan sonra yeni yönetim yapılarının nasıl ve ne şekilde oluşturulacağı da bir başka tartışma konusudur.Bu nedenle içinde bulunduğumuz yapının eksik kalan yönlerini birlikte yaşıyoruz.Bunların nasıl düzeltileceği konusunda da geniş içerikli bir uzlaşının sağlanacağını umut ediyoruz.Türkiye'nin yılların birikimi ile bu sıkıntının üzerinden ciddi çalışmalarla gelebileceğini düşünüyoruz.

Dünyada tanınmayan bir ülke olmamız nedeniyle uyuşmazlığa çözüm arandığı günlerden geçerken önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmaları yaşamsal önemde görüyoruz.12 Ocak 2020 tarihli Simerini gazetesinde yer alan İngiliz Dışişleri Bakanlığının açıklamasında 30 yıl önce Rum yönetimi eski başkanlarından Yorgo Vasiliu'nun Kıbrıs uyuşmazlığının çözümünde konfederasyonu kabul ettiğini yazıyor.Böyle bir önerinin geç de olsa açıklanmasını olumlu buluyoruz.

Adadaki çözüm arayışlarında siyasilerle birlikte bilim insanları ile sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışma yapmaları gerekiyor mu ne...

     SEVGİ ile kalınız.