Eskişehir’in eğitim ve öğretim alanındaki değerlerinden Metin Yediyıldız Hoca, 1940 yılında Eskişehir’de dünyaya gelmiş. İlkokulu şehir merkezindeki Cumhuriyet İlkokulunda okumuş. Orta, lise ve üniversite tahsilini İstanbul’da ikmal etmiş.

İlköğrenimini Eskişehir’de yapan Metin Hoca, orta öğrenimi için 1951’de İstanbul İmam Hatip Okuluna kayıt olmuş. Bu okulun ilk öğrencilerinden birisi… Babası, bir tüccar olan Hacı Ahmet Latif Efendi’dir. Babası, oğlunun tahsili için hem iş değişikliği ve hem de şehir değişikliğini göze almış fedakâr bir insan.

Aile efradının geçimini Eskişehir’in Taşbaşı çarşısında manifaturacılık ile sağlayan baba, oğlunun istikbali uğruna Eskişehir’den İstanbul’a göç etmiş. Ailenin iaşesini İstanbul’da otel işletmeciliği ile karşılamış.   Hem iş ve hem de yerleşke değişikliği riskini kaç baba göze alabilir? Kaldı ki, Metin Hoca ailenin tek evladı da değil... 

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden mezun olan Metin Hoca, muvazzaf askerlik görevini Erzurum ulaştırma birliğinde Yedek Subay olarak ifa etmiş. Askerlik dönüşü, Mısır’ın dünyaca ünlü El Ezher Üniversitesi Usuliddin Fakültesinde bir yıl ihtisas yapmış. O dönem Mısır ile İsrail hükümetleri arasında çıkan siyasal ihtilaftan dolayı burs temininde güçlük çekmiş. Mısırdaki siyasi istikrarsızlık ve kendisinin sosyoekonomik müşkülünden güzide ülkesi Türkiye’ye dönüş yapmak zorunda kalmış.

MEB’lığı tarafından ilk öğretmenliğine, 1965 yılında Eskişehir İmam Hatip Okuluna meslek dersleri öğretmeni olarak atanır. 1996 Yılında aynı okuldan emekli olur. Metin Hoca, çalışma hayatıyla alakalı öğretmenlik görevine bu okulda başlamış ve bu okulda bitirmiş. Metin Hoca, İmam Hatip Lisesinde öğrenciliğim sırasındaki bazı dönemlerde Arapça, fıkıh, din dersi ve tefsir gibi derslerde benim de öğretmenimdi.

Metin Hoca, hem mesleğine ve hem de işine çok önem veren bir şahsiyetti. Mesai saatlerine dakikti. Ders saatlerini yerli yerinde kullanır ve zamanı zayi etmezdi. Derslerini belâgat ve diksiyon babında fevkalade bir sunuma sahipti. Öğrencilerinin dikkatini sürekli üzerinde toplamayı başarırdı. Öğrencileri de, kendisini dikkat ve iştiyakla dinlerdi. İşlediği konulara hâkimdi. Şahsi kanaatim odur ki, belâgat ve diksiyonundaki düzgünlük, anlattığı konulara detaylı vakıf oluşundandı. Derslerle alâkalı mufassal bilgileri yerli yerinde idi. Donanımlı idi. İstikrarlı bir çizgisi vardı.

İş hayatı ile alakalı öğretmenlik mesleğinden emekli olmasına rağmen Metin Hoca, bazı STK’lerinde tefsir ile hadis derslerini halka açık olarak devam ettiriyor. Özelikle tefsir dersini halka açık ve konferans şeklinde 24 yıldır sürdürüyor. Dileğim odur ki: Allah, kendisine sağlık versin. O da, bu derslerine devam etsin.

Arapça dil bilimine sahip bir öğretmen. Bu alanda okul eğitim ve öğretimleriyle yetinmediği, kendisini hususi gayretlerle yetiştirdiği ilminden belli. Öğrenciliğim sırasında halkımızdan birisinin tamamı Arapça ibareli bir mektubu Metin Hoca’ya tercüme ettirmeye çalıştığını görmüştüm.

Dünya yaşamından öbür dünya âlemine göçe hazırlanan her kişinin sırtındaki yük, kendi kazancıdır. Metin Hoca iş, meslek, Arapça lisan, tefsir ve hadis derslerinin sunumu bağlamında yeri kolay kolay dolmayacaklardan bir şahsiyet... Eğitim ve öğretim camiasında yeri zor dolacak kişilerden olduğundan Eskişehir’in önemli bir değeridir.

Yeri gelmişken Metin Hoca’nın öğretmenliği ve benim de öğrenciliğimle alâkalı bir anımı anlatmak istiyorum. Tefsir derslerimizden birinde kişinin evlenemeyeceği kadınları sıralayan ayetin tefsiri sırasında var mı, sorusu olan dediğinde: Soru için parmak kaldırıp, izin istedim.  Sorum şöyle idi:

-Kişi, teyzekızıyla evlenebilir mi?  Diye sordum. Sorduğumda, gülümsedi ve dedi:

-Ne o Güllü, teyzenin kızıyla mı evleneceksin? Gün oldu, öyle de oldu!

Metin Hoca’ya ve Metin Hoca’nın şahsında tüm öğretmenlere sağlıklı ve huzurlu yaşam diliyorum. Öğretmenlerim ve okul arkadaşlarımın tümüne dua ile muhabbet dolu selamlar.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!