Dinsel kitaplar bildirilene göre; Allah, Yakup Peygamber’e:

-Oğlun Yusuf’u senden niçin ayırdığımı biliyor musun? diye sordu. Hz. Yakup:

-Bilmiyorum, ya Rab! Benden, Yusuf’u niçin ayırdın? Deyince, azamet ve ikram sahibi Allah:

-Sen, Yusuf’u kardeşleri ile kıra gönderirken Bana olan ümidini yitirdin. Onu kurt yer diyerek kurttan korktun. Onu, bana emanet etmen gerekirken kardeşlerine emanet ettin. İşte bu nedenle Yusuf’u senden ayırdım, buyurdu.

Bana ümit bağlarsan Yusuf ile Bünyamin’i bir araya getiririm.  Gözlerini sana iade ederim. Yine eskisi gibi görürsün, buyurdu. Hz. Yakup, Allah-u Teâlâ’nın bu buyruğunu duyunca rahatladı. Gönlü huzur buldu.

Başka bir rivayette aç bir kimse Hz. Yakup’tan yemek istedi. Her nedense, Hz. Yakup onu doyurmadı. Yemekten mahrum bıraktı. Bunun için Allah, onu, oğlu Yusuf’un yüzünü görmekten mahrum etti, denilmektedir.

Nakledildiğine göre, Hz. Yakup’un mektubunu oğulları Hz. Yusuf’a götürüp verdiler. Mektubu verdiklerinde, Hz. Yusuf, ağabeylerinin kendisini köle olarak sattıkları vakit ağabeyi Yahuza’nın yazdığı yazıyı çıkardı. Ağabeyi Yahuza’nın eline verdi. Yahuza, kendi yazısını hemen bildi. Yahuza:

-Evet, o genci biz sattık. Deyince, Hz. Yusuf:

-Siz, ona zulüm yaptınız. Hepinizin boynunu vuracağım, dedi. Onlarda, hemen feryad- ü figana başladılar ve dediler:

-Bize acımazsan yaşlı babamıza acı. O, bir oğlunu kaybetti. Onun acısıyla perişan hâlde. Hepimizi kaybederse, onun hâli nice olur. Hz. Yusuf:

-Siz, Yusuf’a ne yaptığınızı bilmiyor musunuz? Dediğinde, onlar şüphelendiler de:

-Yoksa siz Yusuf’ musunuz, dediler. Hz. Yusuf:

-Evet, ben Yusuf’um. Bu da, ana ve baba bir kardeşim Bünyamin’dir. Allah’ın lütfu keremiyle bakın yeniden buluştuk, dedi. Kardeşleri, bu işe şaşa kaldılar. Hemen kendisinden özür ve af dilediler ve dediler:

-Allah-u Teâlâ, seni tercih etti. Biz, hata ettik. Sen, bizi bağışla! Hz. Yusuf:

-Merhameti sonsuz olan yüce Mevlâ sizi bağışlasın. Artık sizin için bir sakınca yoktur, dedi ve babasının durumunu sordu. Onlar da:

-Senin hasretinden gözleri kör oldu, dediler. Hz. Yusuf da, Cebrail’in kuyuda kendisine giydirdiği gömleği onlara verdi ve dedi:

-Bu gömleği babama götürün. Gözlerine sürsün. Allah’ın izniyle gözleri açılır. Sonra da, hep birlikte bana gelin, dedi.

Rivayete göre, Hz. Yusuf’un bulunduğu yer ile babasının bulunduğu yer olan Kenan ili arasında sekiz günlük yaya yol vardı. Kafile yola çıktığında esen bir rüzgâr oğul Hz. Yusuf’un kokusunu baba Hz. Yakup’a iletti. Yüreği yanık baba:

-Şayet bana bunadı demezseniz diyeceğim şudur. Şu an oğlum Yusuf’un kokusunu alıyorum, dedi. Yanındakiler:

-Sen, hâlâ yanılgıdasın!  Durmadan onu sayıklıyorsun, dediler.

Mısır’dan kafile halinde dönen kardeşler, daha önce b abalarına Yusuf’u kurt yedi. İşte Yusuf’un parçalanmış kanlı gömleği demişlerdi. Bu defa gelişlerinde ise kardeşler, kendileriyle Hz. Yusuf’un gönderdiği Cennet gömleğini babalarına verdiler.

Hz. Yakup, oğlu Yusuf’un gönderdiği gömleği gözlerine sürdü. Allah’ın izniyle gözleri açıldı. Eskisi gibi görüyor oldu. Daha önce Yusuf’un kanlı gömleğine bakıp bakıp ağlamaktan gözleri kapanan Yakup bu kez oğlu Yusuf’un gönderdiği Cennetten gelme gömleği gözlerine sürdü.  Gözleri yeniden açıldı. Tekrar görme yeteneğine sahip oldu.

Hz. Yakup, yetmiş üç kişilik aile bireyleriyle Mısır’daki Yusuf’a kavuşmak için yola çıktı. Hz. Yusuf ise yıllardır görmediği babasını karşıladı. Babasını doğru saraya götürdü.

O zamanın adet ve usulüne göre sultan olması nedeniyle hepsi de Hz. Yusuf’u eğilerek selamladılar. Bu durum üzerine Hz. Yusuf’un aklına yıllar önce gördüğü rüya aklına geldi ve dedi:

-İşte bugün, on bir yıldız ile ay ve güneşin bana secde ettiğini gördüğüm rüya gerçekleşti.

On bir yıldız kardeşleri, güneş babası ve ay annesi idi. Hz. Yusuf’a yaptıkları bu eğilme işi ibadet nitelikli secde değil, sultana saygı ifadesi olarak eğilme idi. Hz. Yusuf:

-Baba, ahirette buluşacağımızı bildiğin hâlde benim için neden bu kadar ağladın? Diye sordu. Hz. Yakup:

-Ey oğlum! Senin, Allah’ın huzuruna imansız gitmenden korktum. Ahirette imansız olarak seninle karşılaşmaktan korktum, dedi.

Hz. Yusuf, babası ve ailesine sarayı gezdirdi. Mısır’ın bütün hazinelerini gösterdi. Yakup Peygamber’in kırk yıl mısırda kaldığı söylenir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!