22 Kasım 2019 Cuma günü camilerde okunan hutbe metni elime geçti. İncelediğimde gördüğümü sizlerle paylaşmak istedim. Hutbeyi, metninin dip notunda gördüğüm “Din İşleri Yüksek Kurulu” hazırlamış ya da o merciinin onayı ile hutbenin okunmasına izin verilmiş.

Hutbe, hitabet ilminin konusudur. Hitabet, kitleleri etkileme sanatıdır. Toplumu bilgilendirme tekniğidir. Her haftanın Cuma günleri okunması Allah’ın emridir.

22 Kasım Cuma günü, biz gayret ettik. Mevla da, nasip etti. Cumayı idrak ettik. Cuma namazı tamam…  Hutbenin ikinci aşaması tamam… Sözüm, hutbenin birinci kısmından olan va’z ve nasihat aksamına... Hutbeyi okuyanlardan ve dinleyenlerden Allah razı olsun! Ne yazık ki, hazırlayanlara teşekkür edemeyeceğim.

Devletimizin kuruluşlarından “Diyanet İşleri Başkanlığının” camilerde okunan hutbeleri milletimizin dini ve güncel mevzularda doğru aydınlatılması için çalışması hassas bir konu.

Diyanet işlerinin namaz kıldırmak, Kur’an öğretmek, camilerde para toplatmak, maaş dağıtmak, kitap basıp dağıtmak, takvim yapıp satmak, belirli günleri tertiplemek, yurt dışına görevli göndermek, milleti aydınlatmak için va’z ve nasihatler tertiplemek gibi görevler ifa ettiği herkesçe malum...

Gelelim asıl mevzuya: Ey Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri! Cuma günleri cuma namazlarından önce halka okunan hutbelerden 22.11.2019 tarihinde okunan hutbe metnini gördüm ve okudum. Siz de bu metni önceden gördünüz ve okudunuz mu?

Anlatılmak istenen meram, usulü kaidesinde dil bilim kurallarına göre anlatıldığında hiç yanlış anlaşılmaz. Her şey yerli yerinde ve yeterince anlaşılır.

Bilindiği gibi okunan hutbeler halk arasında sıkça tartışılıyor. Eğri anlaşıldı. Doğru anlaşıldı. Yanlış anlaşıldı. Yok, şöyle denmek istemiştir gibi bir sürü tartışmalar ortaya çıkıyor.

Sözünü ettiğim o hutbe, müftülük sitesinden çekilen  “Musibetler Karşısında Müminin Tavrı” konu başlığı altında Muhterem Müslümanlar! Azizi Müminler! Kıymetli Müslümanlar! Değerli Müminler! Aziz Müslümanlar şeklinde hitaplı beş bölümden oluşmuş. Her Cuma olduğu gibi bu hutbeyi de yüzler, binler, on binler, yüz binler ve yekûn da milyonlarca kişi dinledi.

Bu hutbeyi kim ve kimler hazırladı diye sormayacağım. Üstüme vazife de değil… Üzerinde durmak istediğim nokta şu: Milyonlarca Müslümanın dinletisine sunulan ve Allah’ın bir farzı olarak ifası gereken bu hutbeyi dil bilimci görmedi mi? Türkçe ya da Türk Dil Kurumu uzmanı kişi ya da kişilere yazı tekniği açısından inceletilmedi mi?

Sosyolog, psikolog ve toplum bilimciden böyle hassas işlevlerde destek alınmaz mı?

Hutbenin yazı metninde ne yazı tekniğini ve ne de konuşma tekniğini görmek mümkün. Kelimeler uyumsuz. Cümleler darman dağınık… Konu fevkalade ama yazı metni müşkülatlı… Belli ki bu hutbeye işin ehli, liyakat ve izan sahiplerinin gözü, eli ve aklı değmemiş.

Hutbe nedir? Hutbe, farz bir ibadettir. Hutbe, cumanın iki fazından ikincisidir. Birincisi cumanın farz namazıdır. Bu ikisinden birisi olmadığında cumanın fazı tamam olmaz. Öyle ise farzları tam ve mütekâmil bir şekilde ifa gerekir. Farzlar, sıradanlık gösteren baştan savma usulü işlerden değildir. Farzlar, Allah’ın emirleridir. En güzel şekilde ifası icap eder.

Hutbe, Cuma ya da bayram namazlarının bütünleridir. Hutbenin ana temasında Allah’ı zikir esastır. Aksi halde hutbe irad edilmiş olmaz. Hutbenin içeriğinde Allah’ı zikir olmazsa o hutbe, hutbe olmaz.

Hutbe, iki aşamalıdır. Birinci aşamada Allah’a hamd edilir. Ayet ve hadis okunur. Salavat getirilir. Müslümanları bilgilendirme amaçlı güncel hassasiyetli mevzulardan söz edilir. İki hutbe arası hafif bir oturuşla ayrılır. İkinci aşama ise mü’minlere dua ile tamamlanır.

Esas değinmek istediğim konu hutbenin birinci aşamasındaki va’z ve nasihat içerikli olan kısım…

Etmeyin, eylemeyin beyler! Din kardeşiyiz. Hutbenin okunuşu sırasında Müslümana eziyet etmeyin. Haftada bir hazırladığınız hutbeyi ilme, irfana, izana ve güzel Türkçemize uygun hazırlayın. Güzel hazırlayın ki sunumda güzel olsun! Anlamakta kolay, güzel ve doğru olsun. Dinleyen huzur ve huşu ile dinlesin! Okunacak her yeni cümleyi merakla beklesin. Cümleler kısa olsun ki, anlamak ve aydınlanmak kolay olsun!

Hekimler, tereddüt gidermek için kendi muayenelerini yaptıktan sonra yerine göre bir de şu, bu bölüme veya diyetisyene görünsen daha iyi olur demiyorlar mı? Diyorlar!

Hatipler de, karmakarışık kelimeler yerine net ifadeler kullandıklarında kulağa hoş ve akla düzgün gelmez mi?

Yapılan bir çalışma ya da yazılan bir yazı işin ehillerince ele alındığında ortaya sağlıklı sonuçlar çıkar. Müslümanın kibir, gurur ve kaprisi olamaz! Müslüman tevazulu ve hoşgörülü olur.

İşin uzmanından destek almakla hiç kimse ne dünyevi ve nede uhrevi makamından alaşağı olur. İşin özü, hutbeyi kim niye ve nasıl hazırlar? Allah’ın emri olduğu için hutbeyi önce Allah’ın beğenisine arz gerekir. Sonra kullara sunulmalı...

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!