Hz. Yusuf, harama uçkur çözmediği için zindana atılır. O zindanda atıldığında zindanda iki suçlu daha vardır. Onlar, hükümdara “Sû-i kastten” zindana atılmışlardı. Suçlulardan birisi hükümdara yemeğini, diğeri de suyunu verirdi.

Hükümdarın hasımları, hükümdara yiyecek ve su veren bu iki kişiye hükümdarın yiyecek ve içeceğine zehir katmaları için kendilerine yüklü miktarda rüşvet teklif ederler. Hükümdara su götüren teklifi reddetmiş. Yemek götürense hain planı kabul etmiş. Hükümdarın yemeğine zehir katmış. İftira ve ihanet insanlık tarihinin her devrinde yaşanabilecek muhtemel vakıalardandır. Hükümdara su götüren hizmetli hain plandan hükümdarı haberdar eder. Kötü niyetli aşçı da hemen hükümdara bir fırsatta:

-Efendim, sakın size getirilen sudan içmeyin. O suda zehir var, demiş. Durumu öğrenen hükümdar:

-Su getirene, getirdiğin suyu iç bakayım ben bir göreyim. Deyince su getiren, getirdiği suyu içmiş. İçtiği sudan kendisine bir şey olamamış. Bu defa aşçı yemek getirdiğinde hükümdar aşçıya:

-Aşçı, getirdiğin yemeği sen ye de ben bir göreyim. Deyince, aşçı getirdiği yemeği yememiş.

Allah, Hucurat suresi ayet 6’da: “Ey iman edenler! Size fasığın biri bir haber getirdiğinde sonradan pişman olmamak için o haberin doğruluğunu iyi araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa zarar verirsiniz.” buyuruyor. Bu ayetin hükmü beşeri münasebetlerde bütün zamanlara ışık tutmaktadır. Aklıselimler için bu ayetin inceliğinde önemli dersler vardır.

Hükümdara gelen yemekleri hayvanlara verirler. Yemeklerden yiyen hayvanlar ölür. Bunun üzerine hükümdar her ikisinin de zindana attırmış. Tarih, insanlığa müspet-menfi çok şey gösterir. Zindanlara atılanların bazıları aşçı gibi suçludur. Bazısı da Yusuf ile saka gibi suçsuz... Zindana atılanlardan bazıları işlediği suçtan… Bazıları atılan iftiradan ve bazıları da kendisini anlatamadığından içeri atılmışlardır. Ama adalet elbet bir gün tecelli eder.

Yusuf’la birlikte zindanda bulunan diğer iki kişi rüya görürler. Gördükleri rüyayı Hz. Yusuf’a anlatırlar. Yusuf’tan rüyalarına yorum isterler. Hükümdara su götüren saka rüyasında; hükümdarın sarayında kendisinin içki dağıttığını gördüğünü söyledi.

Hükümdarın aşçısı ise rüyasında; başı üzerinde kendisinin bir tepsiyle yemek götürdüğünü bu yemeklerden tepsinin üzerindeyken kuşların yediğini anlattı. Hz. Yusuf, her iki rüyayı yorumladı. Sakanın rüyasını yorumlayan Yusuf:

-Hükümdarın sarayında senin su dağıtman, senin serbest bırakacaklarına işarettir. Sen yine eski işine döneceksin. Aşçının gördüğü rüyanın tabirinde ise Yusuf:

-Seni idam edecekler. Beynini kuşlar yiyecek, dedi. Durum, Hz. Yusuf’un yorumladığı gibi oldu. Aşçı idam edildi. Saka, eski görevine döndü. Sucu, zindandan çıkıp giderken Hz. Yusuf, kendisine hükümdara benim suçsuz olduğumu unutma, söyle dedi.

Baki olan Allah, kendisinden değil de fani olan insandan medet umduğu için Yusuf’un isteğini sucuya unutturdu. Bundan dolayı Hz. Yusuf yedi yıl zindanda kaldı. Bir gün Cebrail, Hz. Yusuf’a geldi ve dedi:

-Ey Yusuf, seni bu güzellikte yaratan kimdir? Hz. Yusuf:

-Elbette, yüce Rabbimdir. Cebrail:

-Baban Yakup’a seni bu denli sevdiren kimdir?

-Rabim Allah’tır.

-Seni, zindana attıran kimdir?

-Muhakkak Allah’tır. Cebrail:

-Allah-u Teâlâ, sana buyuruyor:

-Ey Yusuf, sana verdiğim nimetler ile babanın sana verdiği tavsiyeleri unuttun mu? Baban sana, bir felakete uğradığında halka şikâyet etme demedi mi? Hz. Yusuf, aklını başına topladı ve dedi:

-Ben nasıl bir suç işledim? Deyince, Cebrail:

-Bir sakadan, hükümdarın huzurunda seni anlatmasını ve zindandan kurtarmasını istedin. Baki olan Allah varken, fani kuldan yardım istedin. Onlar Allah’ın nimetlerini yerler. Allah’ı inkâr ederler ve puta taparlar. Allah dilemedikçe, aciz olanlar senin dileğini nasıl yerine getirebilirler? Bunun üzerine Hz. Yusuf ağladı ve Allah’a duaya başladı:

-Allah’ım, beni koru. Diyerek yalvardı. Kusurundan ötürü tövbe etti. Allah’ım, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve babam Yakup hürmetine beni bağışla! Yusuf’un bu duası hürmetine Allah-u Teâlâ:

-Ey Yusuf, seni bağışladım! Buyurdu. Her şeye muktedir olan Allah bu! Günün birinde, hükümdar da bir düş gördü. Düşünde Nil nehrinin kuruduğunu, yedi besili sığırın yedi zayıf sığırı yediğini ve yedi yeşil başağın yedi kuru başağa yapıştığını gördü. Dehşetle uykusundan uyandı. Gördüğünün bir rüya olduğunu anladı. Rüyasında çok korkan hükümdar ülkenin tüm rüya tabircilerinin çağrılmasını emretti.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!