Yedinci ihalenin ve arkasından da ihalenin iptal edilmesinden bu yana kömürlü termik santral kamuoyunun gündeminden biraz uzaklaşmış gibi görünüyor.

Eskişehirlilerin mücadelesi sonucu 7 kez ertelenen ihaleler ve daha sonra da ihalenin iptal edildiği yolundaki haber Eskişehirlileri hiçbir zaman rehavete düşürmemeli.

Eskişehirlilerin bu konuda verdiği mücadele gerçekten de taktire değer.

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü,  Alpu Ovası’nda süren sondaj çalışmaları ile ilgili 5 ay önce verdiği soru önergesine, Cumhurbaşkanlığı’ndan gelen itiraf gibi yanıtı geçtiğimiz gün gazetelerde paylaştı.

 

***

İhalenin iptal edildiğinde de yazmıştım, şimdi yine tekrarlıyorum.

Kömürlü termik santral konusunda ihaleler iptal edildi ama proje iptal edilmedi.

Proje orada her an yapılabilecek gibi duruyor.

Dünyanın bir çük ülkesinde kömürlü termik santrallerden uzaklaşılırken, şehrin burnunun dibine hem de birinci sınıf tarım arazisi üzerine termik santral yapmak hangi aklın ürünüdür acaba.

Artık günümüzde temiz enerji kaynakları var.

Bunların başında da rüzgar ve güneş enerjisi bulunuyor.

Güneşi çok az gören ülkeler bile güneşten elektrik üretmeye çalışırken, güneşi bol olar Türkiye neden bu konuya ağırlır vermez?

 

***

Termik santralden bir şekilde yana olanların en büyük savunması ülkenin enerji ihtiyacı olduğudur.

Tamam ülkenin enerji ihtiyacı var elbet.

Ama alternatif enerji kaynakları da var.

İlla ki termik santral yapacağım dersen, niye birinci sınıf arazi üzerine.

Doğaya, insana, toprağa zarar vermeyecek yerlerde yap.

 

***

Gelelim Süllü’nün Cumhurbaşkanlığından 5 ay sonra aldığı yanıta.

Süllü, “Eskişehir Alpu Sahası’nda yapılması planlanan Termik Santral İhalesi’ne teklif gelmediğinden bahse konu ihale iptal edilmiştir” cümlesinin ardından,  daha önce Bakanlık’tan gelen cevapla kelimesi kelimesine aynı cümlelerin yer aldığını belirtti.

Süllü şu uyarıda da bulundu.

Eskişehirliler olarak, güçlü bir şekilde verdiğimiz mücadeleyi proje iptal edilene kadar, kararlılıkla sürdüreceğiz. Ancak, bunun için, “uyanık kalmamız” gerekiyor.