Dünkü yazımda genelde ve yerelde medyanın içersinde bulunduğu durumdan söz etmiş ve sıra yerel medyaya mı geldi diye de sormuştum.

Bu sorunun nedeni yerel medyanın güçsüzleştirme hatta kapanmaya zorluma girişimlerinden kaynaklanıyor.

İktidarın son zamanlarda yerel medyaya yönelik karar ve girişimlerinin başka izahı yok da ondan.

Burada genelde kısaca STK diye adlandırdığımız Sivil Toplum Kuruluşları’na büyük görev düşüyor.

Sivil Toplum Kuruluşları dediğimizde bunların içine sendikalar, dernekler, odalar, federasyonlar, konfederasyonlar giriyor.

Baro’lar da ver elbet.

 

***

Bugün için baktığımızda genelde bu STK’lar gerek kendi çalışma alanları için gerek ülke genelinde yapılan işler için seslerini çıkarmaya çalışıyor.

Ama cılız kalıyor, duyulmuyor. Neden?

Çünkü kendi aralarında bölünmüşler, küçülmüşler.

İşçi sendikalarına baktığımızda geçmişi uzun yıllara dayanan bir bölünmüşlük var.

Memur sendikaları deseniz zaten ölü doğmuş. Her siyasi görüşe bir memur sendikası.

Zaten ülkede uzun yıllardır bir sendikasızlaştırma var.

Birde bunun üzerine sendikaların güçsüzleştirilmesi, bu sonuçları doğuruyor.

Çalışanlara şaka gibi zamlar teklif ediliyor.

 

***

Bir de bizim sektörümüzden örnek vermek isterim.

Yıllar önce çok güçlü bir sendikamız vardı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası. Halen var ama gücü eskisi gibi mi?

Elbette değil, sektörde yıllar önce başlayan sendikasızlaştırma sonucu üye sayısı hızla eriyen ve gittikçe küçülen bir sendika.

Sadece bizim sektörümüzde mi?

Kamu kuruluşlarının yanı sıra neredeyse hiçbir sektörde güçlü sendika kalmadı.

Yine sektörümüzden devam edeyim.

Her ilde ve büyük ilçelerde Gazeteciler Cemiyet ya da dernekleri vardır.

Bu kuruluşlar yerelde etkilidir. Bünyesinde gazetecileri barındırırlar ve onlarla ilgili her durumda müdahil olurlar, sosyal çalışmalar yaparlar.

 

***

Bundan 20 yıl kadar önce bu cemiyet ve derneklerin bir çatı altında toplanması uygun görüldü ve sektörde en büyük kuruluş olan Türkiye Gazeteciler Federasyonu kuruldu.

Ancak süreç içersinde kongre kaybedenler, bünyeden koptu.

Oysa bu gibi kuruluşlarda kongre kaybedenin bünyeden kopması yerine, bünyede kalıp mücadele vermesi en doğru olanıdır.

Sadece bizim sektörümüzde değil, diğer sektörlerdeki STK’lar da da bunlar yaşanıyor.

Hal böyle olunca da sesler cılız kalıyor.

Oysa birlik ve tek çatı altında olunması halinde neler yapılmaz ki…