Yolculuk sırasında ya da mukim iken farz namazların eda ve kazasında ezan ve kamet okunur. İster cemaat hâlinde, isterse yalınız olsun erkeklere ezan okumak sünneti müekkettir. Kuvvetli sünnettir.  Kadınların ezan okuması ve kamet getirmesi mekruhtur.

Ezan, ağır ağır okunur. Kamet ise hızlı hızlı söylenir. Kamette ezandan farklı olarak hayyealel felahlardan sonra iki kez “Kad kâmetissalatü” okunur. Ezan ve kamet, asli lisanı olan dilinden başka dille okunmaz.

Ezan, namaza çağrıdır. Dinin emridir. Ezanı işiten Müslümanın demesi gerekenler. Müezzini işiten Müslüman, müezzinin söylediklerini aynen sessizce söyler ya da “Sadakte; doğru söylüyorsun” der.

Müezzin “hayye alassalah ve hayye alel felah” derken de “Lâ havle velâkuvvete illâ billahil aliyyil azim” der. Manası ise “Yüce Allah’ın yardımı olmadan hiç kimse bir şey yapamaz.” demektir.

Peygamber Efendimiz zamanında Müslümanların sayısı artınca, namaz vakitlerini bilmek bazıları için sıkıntı oldu. Bu zorluğu gidermek için Peygamberimizin hazır bulunduğu ortamda sahabeler; “namaz vaktini ilan eden bir sistem kuralım.” dediler. Kimisi “mescidin çatısına bayrak dikelim görenler gelsin.” şeklinde fikirler ileri sürdü. Bazısı, “çan çalalım, tef çalalım, boru öttürelim ve bazısı da ateş yakalım.” derken bu tür söylemlerin hiç birisine Hz. Peygamber itibar etmedi. Topluluk karara varmadan dağıldı.

Hz. Peygamberin çan çalmaya izin vermeyiş sebebi; çan çalmanın Hristiyan âdeti oluşundandır. Ateş yakılmaması, ateş yakmanın Mecusi geleneği olduğundandır. Boru öttürmeyi reddetmesi ise Yahudi âdeti olması nedeniyledir. Tef çalmak ise Bizans (Doğu Roma) örfü oluşundan kabul görmemiştir.

Abdullah İbn-i Zeyd diyor ki:

-O gün, o mecliste ben de vardım. O gece, o önemli meseleyi düşünerek yatağa girdim. Yarı uyumuş yarı uyanık iken yeşil elbiseli birini gördüm. O kişi, elinde bir çanla bir duvar üzerine dikilmiş duruyordu. Elindeki o çanı bana satar mısın dedim. Bana:

-Ne yapacaksın bu çanı, dedi. Ben de:

-Onunla namaz vakitlerinde Müslümanları namaza davet edeceğim, dedim. Bana dedi:

-Bunun yerine, namaz için davete daha uygun olanını öğreteyim. Deyince, öğret dedim:

-Kalktı ve kıbleye döndü. Bu bildiğimiz ezanı okudu. Akabinde bildiğimiz şekliyle bir de kamet okudu. 

Sabah olup kalkınca, doğru Hz. Peygambere gittim. Peygamberimize, gördüklerimi anlattım. Hz. Peygamber:

-Hemen Bilal’e git. Öğrendiklerini ona anlat. Onun sesi gür ve güzeldir. Aynısını okusun, buyurdu.

Biraz sonra Hz. Ömer gelip aynı hadiseyi anlattı. Daha birçok sahabe aynı rüyayı gördüklerini bildirdiler. Ayrıca bu konu ile Peygamberimize vahiy de gelmişti. Ezan ve kametin aslını değiştirmeye kalkışmak ilahi gayeye tezat teşkil eder.

Ezanın sözleri:

Dört kere tekbir sesi olan “Allah-ü ekber” demek. İki kere kelime-i şahadetin birinci bölümü olan “Eşhedü en lâ ilâhe illallah” demek. Akabinde iki kezkelimeyi şahadetin ikinci bölümü olan “Eşhedü enne Muhammeden Resulullah”ı söylemek. Bunlardan sonra iki defa “Heyye ale’s-salâh” denir. Akabinde iki kere “Hayye ale’l felah” denir. İki kere “Allahü ekber denir. Ve bir kere de “Lâ ilahe illallah” denir. Sabah ezanlarında ise “Hayye ale’l-felah”lardan sonra iki defa namaz uykudan hayırlıdır anlamında “Es-salâtü hayrun mine’n-nevm”  denir.

İkamette ezan gibidir. Sadece, “Heyye ale’l-felah”lardan sonra iki kere “Kad kâmet’s-salâh” denilir.

Ezan, Allah’ın büyüklüğünü ve Hz. Peygamberinin peygamberliğini duyurmaktır. Ezan, bir ülkede İslam varlığının şiarıdır. Ezan okuyan kişiye “Müezzin” denilir. Ezan sünneti müekked olup Hicretin birinci yılında meşru kılınmıştır. Ezan için namaz vaktinin girmesi şarttır. Namazların hem edası ve hem de kazası için ezan ve kamet okunur. Peş peşe kılınacak kaza namazları için bir kere ezan okumak yeterlidir.

Ezan okuyan kişinin Müslüman, akıl ve baliğ olması şarttır. Kadın, çocuk ve delinin ezan okuması mekruhtur.  Oturarak ezan ve kamet okumak mekruhtur. Ezan ve ikamet kıbleye karşı ayakta okunur. Ezan okunurken sesi yükseltmek kastı ile şahadet parmak uçlarını kulaklara sokmak müstehaptır. Ezan minarede okunurken şerefede dönülerek okunur. Minarenin şerefesinde ezan okunurken sağdan sola dolaşarak okunur. Değilse “Hayye ale’s salâh” derken vücut dönmeden yüz sağa döndürülür. “Haye ale’l felâh” derken de yüz sola döndürülür. Ezan abdestsiz okunsa da abdestli okunması evlâdır. Ezan okuyanın selam vermesi ve selam alması mekruhtur.

Ezan bitince şu dua “Allahhümme Rabbe hazihi’d-davei’t tâmmeti ve’s- Salâti’l- kâimeti âti Muhammeden el- vesilete ve’l fazilete ve’b ashü makamen mahmuden ellezi veatteh.” okunur: Ezan duasının anlamı ise şudur: “Ey eksiksiz davet olan ezanın ve kılınmakta olan namazın Rabbi olan Allah! Muhammed Aleyhisselam’a vesile ve fazileti ihsan eyle ve kendisine vadettiğin Makam-ı Mahmud’a erdir.” Peygamberimiz, kim ki okunan ezanın sonunda bu duayı okursa şefaatim ona hak olur.” buyurmuştur.

İkamet, namaz kılınan yerde okunur ve hemen namaza durulur.  İkamet getirilirken camide ayakta beklenilmez. “Hayye ale’l felah” derken namaza durmak için ayağa kalkılır.

                Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli, olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!