Bir şehirdeki gelişmeler ancak bu kadar güzel anlatılabilir.

Eskişehir’in nereden nereye geldiğini usta yazar Yılmaz Özdil, dünkü köşesinde “Rol Model” başlığıyla aktarmış.

Hepsini alsam benim köşeye sığmayacak.

Bazı alıntılarla sizlere de aktarmak istedim.

 

***

 

“Belediyecilik bizim işimiz” diyorlar, 25 senedir belediyeleri, 17 senedir ülkeyi yönetiyorlar, bakın şu şehrimizi nereden aldık nereye getirdik diye gururla gösterebilecekleri neresi var?

Hiç.

Belediyecilik böyle bir şeydir.

Makarayı geri saramazsın.

Heba ettiğin zamanı geri alamazsın.

Yaptıysan, herkesin gözünün önündedir.

Yapmadıysan, gösteremezsin.

Mesela Eskişehir…

Pasaportsuz gidilen Avrupa şehri haline geldi.

Kimse inkar edebilir mi?

Şehrin ortasından geçen Porsuk çayı, kirlilikte dünya sıralamasına giriyordu, şimdi gondollar dolaşıyor, oltayla balık tutuluyor.

Şehrin tüm su ve kanalizasyon altyapısı değiştirildi, bu olağanüstü dönüşüm sırasında devletten tek kuruş alınmadı.

Tramvay kuruldu, 60 kilometre, yolsuzluk yapılmadığı için malum şehirlerde yapılan tramvayların üçte bir fiyatına mal edildi.

Merkezi Belçika'da bulunan Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği tarafından “en iyi hafif raylı sistem ödülü”ne layık görüldü.

 

***

 

1936'da Atatürk'ün emriyle şehre getirilen, sonra ihmal edilen Kalabak memba suyunun isale hattı, hükümetten tek kuruş almadan yapıldı, modern fabrika kuruldu, şişelenerek satılıyor.

Şehir tiyatrosu kuruldu, yedi sahnesi var, izleyici sayısı 1.5 milyon kişiye ulaştı!

Senfoni orkestrası kuruldu, opera, bale, klasik müzik, her hafta mutlaka yerli ya da yabancı konuk sanatçı katılıyor.

Denizi yok, plajı var. Türkiye'nin ilk ve tek yapay plajı, 350 metre uzunluğunda, yüzülüyor, deniz kumunda güneşleniliyor. Yelken kursu veriliyor, kano şampiyonası düzenleniyor.

Masal Şatosu'nu Kapadokya'dan fazla turist geziyor!

Şehirde iki otel vardı. Şu anda çoğu beş yıldızlı otel sayısı 100'ü aştı.

 

***

Devletten tek kuruş almadan, şehrin kendi parası, kendi iş gücü, kendi makine parkıyla iki büyük baraj yapıldı.

Bedensel engelli yurttaşlar, kimseden yardım almadan Türkiye'de sadece Eskişehir'de dolaşabiliyor, kimseden yardım almadan Türkiye'de sadece Eskişehir'de sosyal hayata katılabiliyor.

Devletten tek kuruş almadan, katı atık dönüşüm ve enerji tesisi kuruldu, çöpten elektrik üretiliyor, onbinlerce konut şehrin çöpünden elde edilen elektrikle aydınlanıyor, ısınıyor.

Vizyoner yurtsever. Varlığıyla onur duyduğumuz Profesör Yılmaz Büyükerşen mucizesidir.

25 senedir Akp zihniyetiyle heba edilen zamanı, heba edilen milyar dolarları düşünün, bir de Eskişehir'i gözünüzün önüne getirin lütfen.

 “Belediyecilik bizim işimiz” diyenlerin, 17 senedir devletin bütün maddi imkanlarını kullananların, bakın şu şehrimizi nereden aldık nereye getirdik diye gururla gösterebilecekleri neresi var?