Değerli okurlarım! Bugün, sizlere konu başlığı olan “EFAL-İ MÜKELLEFİN” i iyi anlaşılması için soru cevap şeklinde işleyeceğim.

            Soru:1- Efâl-i mükellefin ne demektir ve kimler efal-i mükellefin muhatabıdır?

            Cevap: İnsanın, bireysel ya da toplumsal yaşamda uymak zorunda olduğu sorumlulukları vardır. İslam dininde, Müslümanın uymak zorunda olduğu sorumluluklara “Ef’al-i mükellefin” denir. Akil ve büluğ çağına ermiş her Müslüman Allah’a, insanlara ve sair mahlûkata karşı davranış biçimini ayarlamak zorunda olduğu kurallardır. Başka bir ifade ile İslam’a göre mükellef olanın yaşamda uymak mecburiyetinde olduğu dini hükümler demektir. Müslüman, İslam’ı hükümlerden sorumlu olan demektir.

Bu hükümleri bilmeyen Müslümanın ilahi emirlere karşı davranışlarında arızalar olur. Bu arızalar oluştuğunda insan emeğinin karşılığını alamaz. Maksadına ulaşamaz.

İnsan, mukaddes bir varlıktır. Yaşam hakkı kutsaldır. Emek, iş ve ibadet kutsaldır.  Mukaddes demek, manevi yönden saygınlığı, üstünlüğü ve önceliği olan demektir.

Soru: 2- Müslümanın sorumlu olduğu Efâl-i mükellefinin dereceleri var mıdır ve bu dereceler ağırlığına göre isimler hâlinde nelerdir? 

            Cevap: Müslümanın bilmek ve yapmakla mükellef olduğu efal-i mükellefin derecelere göre sekiz hükümdür: Müslüman, bu sekiz hükmü bilmek zorundadır. Bilmediğinde, Allah’a karşı kulluk görevinde sıkıntılar olur. Bu hükümlerin birincisi farzlardır. İkincisi vacipler, üçüncüsü sünnetler, dördüncüsü haramlar, beşincisi müstahaplar, altıncısı mekruhlar, yedincisi mubahlar ve sekizincisi müfsit olan hükümlerdir.

Soru: 3- İslam’da bilgi ve ilmin önemi nedir?

Cevap: Bilginin faydalısı da olur, zararlısı da. Zararlı bilginin şerrinden Allah’a sığınmak lazım. İnsanın başına olmadık işler açar.

İslam’a göre Müslümanın bilgi edinmesi ibadet kabul edilir. Bilgili insan, bilgisi oranında değerlidir. İslam’a göre edinilecek bilgiler derece derecedir. Müslümanın farzları ifa edeceği kadar bilgi edinmesi farzdır. Vacipleri yerine getirecek bilgileri öğrenmesi vaciptir. Sünneti yaşayacak bilgisinin olması sünnettir. Zararlı olan bilgilerden öğrenilmeyecek bilgileri öğrenmek mekruhtur. Haramların yapılması için öğrenilen bilgiler haramdır. Günlük yaşamda yapılması zorunlu olan her eylem ve söylemin ilmihâlini öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farzdır.

Allah, Kur’an’ın Nahıl suresi ayet 43 ile Zümer suresi ayet 9’da: “Eğer bilmiyorsanız, bilenlerden sorunuz… Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyuruyor. Hz. Peygamber: “Allah, ilimsiz ameli hiç kabul eder mi?” biri peygambere en hayırlı amelin ne olduğunu sordu.  Peygamber de “O amel, ilimdir.” buyurdu. Allah, yapılmasında mutlak fayda görülen ibadetleri farz kılmıştır.

1-Farzlar: İslam’a göre, Kur’an ve Peygamber emri olarak kat’i bir delille sabit olan ve yapılması kesin olarak istenen görevlerdir. Namaz, oruç ve zekât vs. gibi… Her mükellefin yapak zorunda olduğu beş vakitte kılınan namazlar… Ramazan ayında tutulan oruçlar… Namaz için abdest almak vs. gibi hükümler de farz olan ibadetlerdir. Allah, insan yaşamı için faydalı olanların yapılmasını emretmiştir. İnsan yaşamı için zararlı olanların yapılmasını da yasaklamıştır.

Farzları terk eden günahkâr olur. İnkâr eden küfre girer. Yapan, sorumluluktan kurtulur. Sevap kazanır. Farzlar, akıl ve baliğ olan Müslüman’a Allah’ın yaratıcı olarak yüklediği kulluk borcudur.

Hz. Musa: “Allah’ım göğsümü aç.” derken, şöyle demek istemiştir derler: Allah’ım göğsümü açmanın yanında Sen’ den işin yerine getirilmesini istiyorum. Ya da Allah-u Teâlâ, Musa’ya varlık, hayat, kudret ve akıl nimetlerini verince ona şöyle seslenmiştir: “Ey Musa, sana bu dört nimeti verdim. Bunlara mukabil her bir nimete karşılık bir vazife yapman gerekir. Hz. Musa, ya Rab! Bu dört nimete karşılık yapmam gereken dört vazife nelerdir? Diye, sual edince Cenabı Allah:

            -Beni hatırlamak için namaz kıl. Namazda o dört çeşit vazife vardır. Bu dört vazife şunlardır. Birincisi, kıyam. İkincisi, kıraat. Üçüncüsü, rükû ve dördüncüsü secde etmektir. Namaz kıldığın zaman benim her bir nimetime karşılık bir vazife yapmış olursun. Bu dört hükmün yapılması namazda farzdır. Namazın farzlarından birisi, namazda terk edildiğinde namaz, namaz olmaz.

2-Vacip: İslâm’da yapılması kesin bir delille sabit olmayan, fakat yapılması kuvvetli bir delille sabit görülen hükümdür. Kurban bayramında kurban kesilmesi, sadak-ı fıtırın verilmesi, vitir ve bayram namazlarının kılınması gibi. Namazda uyulması gereken vacip hükümler vardır. Namazda vacip hükümlerden birisinin terkinde namaz eksik olur. Vacibin ifasında sevap, terkinde azap vardır. İnkârı günahtır. Vacibin terki, tahrimen mekruhtur. Harama yakın olan mekruh demektir.

3- Sünnet: Peygamber Efendimizin farz ve vaciplerin dışında yaptığı işlerdir. Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarının sünnetleri gibi namazların kılınması sünnettir. Namazların içinde uyulması icap eden sünnet hükümler de vardır. Yapılmasında sevap ve peygamberin şefaati vardır. Terkinde azap yoktur. Terki, tenzihen mekruhtur. Hoş karşılanmaz.

4- Mubahlar: Yapılması ya da yapılmamasında mahzur görülmeyen işlerdir. Kişinin iradesinde serbest bırakıldığı hallerdir. Bir başkasının hakkı olmayan helâl bir yiyeceğin yenmesi gibi. Yapılmasında ya da yapılmamasında sevap veya günah söz konusu olmayan işlerdir.

5- Haramlar: Allah’ın yapılmasını kesin hükümle yasakladığı işlerdir. Zina yapmak, zina yaptırmak, alkol içmek, alkol içirmek, uyuşturucu almak, uyuşturucu aldırmak, kumar oynamak, kumar oynatmak gibi topluma ve kişiye zarar verenlerin yapılması haramdır. 

Allah, bir şeyin yapılmasını zararlarından ötürü yasaklar. Diğer bir ifade ile o zararlıların yapılmasını yasaklar. Allah’ın haram ettiği bir şeyin zararları faydalarından mutlak fazladır. Allah, insanların iyiliğine olan hiçbir şeyi yasaklamaz. Allah, her şeyin en iyisini bilir.

Allah’ın emrine uyarak haramları terk eden sevap kazanır. İşleyen günaha girer. İnkâr eden küfre girer. Burada inkâr, Allah’ın emrini kabul etmemektir. Allah’ın emrine karşı çıkmak, haşa Allah’ı yalanlamak olarak kabul edilir.  Küfre giren kâfir olur. Helâl: Yapılmasında iyilik görülen, özünde kötülük olmayan işlerdir.

6-Mekruhlar: Mekruhların yapılmasının özünde kötülük olan, işlenmesi istenmeyen ve hoş görülmeyen şeylerdir.

7-Müstehaplar: Müstehapların yapılması beğenilmiş iyi şeylerdir. Peygamberin bazen yaptığı bazen yapmadığı şeylerdir. Kuşluk namazı kılmak gibi… Hz. Peygamber yapılmasını emir buyurmayıp, yapılmasını tavsiye etmiştir. Yapılmasında sevap vardır. Terkinde ceza yoktur.

8-Müfdsid: Bozan demektir. Başlanılmış olan bir ibadetin bozulmasına müfsit denir. Namaz kılarken konuşmak gibi namazı bozmaya yönelik hareketleri yapmak müfsittir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!