Değerli okurlarım! Gazetemizin YUNUSÇA adlı köşe yazımda, uzun bir süredir ilmihal konularını işliyorum. Daha öz bir ifade ile 32 Farzın açılımı ve Müslüman için gerekliliği üzerinde duruyorum. Bu hususta çoğu Müslümanın yavan olduğu gerçeğini saklamanın doğru olup olmadığını akıl sahiplerine bırakalım.

            Üç yılı aşkın zaman önce yayın hayatına giren “Hikmet Sohbetleri” adlı kitabı birkaç kez okudum. Kitapla alâkalı bazı mevzuları okuyucularım ile paylaşmak istedim.   

M. KELEŞOĞLU Hoca’nın Hikmet Sohbetleri adlı kitabını 2015 yılı Haziran ayında İki Dünya Yayınevi, Türk yayın hayatına kazandırmış. Bu kitapta ilk dikkati çeken konuların başında Keleşoğlu Hoca’nın özgeçmişiyle alâkalı izahatın olmayışı… Bu ve benzeri konuların takdir hakkı elbette Hoca’ya ait. Başka kaynaktan derlediğim bilgilere göre Hoca, 1953 yılı Düzce ili doğumludur. Lise tahsilini inşaatında emek verdiği Düzce İmam Hatip lisesinde tamamlamış. Üniversite eğitimini Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde ikmal etmiş. 1976 yılının başında ilk öğretmenliğine Eskişehir İmam Hatip lisesinde başlamış.

            Kitapta, her ne kadar özgeçmişe yer verilmemiş ise de, kitap irdelendiğinde Mustafa KELEŞOĞLU Hoca’nın iki dünya ile alâkalı kişiliği orta çıkıyor. Mustafa Hoca’nın, bu kitapta her şeyden önce zarif bir sohbet dili kullandığı görülüyor. Fıkıh, kelâm, tefsir, hadis, siyer-i nebi, tasavvufi ve edebi ilimlerde engin ilim sahibi olduğu belli oluyor. Hoca, bu konuların ışığında kendisini iyi hazırlamış. Hayata, kendisini gönül insanı olarak adamış. Gözle görülen taç ile tahttan öte gönüllerde görünmeyen tahtı kurmayı yeğlemiş. Bunda başarılı da olmuş.

            KELEŞOĞLU Hoca’nın bu kitabı beş bölümden ve elli sekiz farklı sohbet konusundan oluşuyor. Sohbet konularının ana temasında kul ile Allah arasındaki irtibatı işliyor. Başka bir ifade ile kişinin Allah ile nasıl ve ne için beraber olması gerektiği üzerinde duruyor.

            Kitapta Allah’ın vahdaniyeti, azameti, haşmeti, rahmeti ve Rab’ lığını ince çizgilerle Kur’an ve hadis esaslarına dayalı tarif ve tasvir yapıyor. Allah’ın kendisi hakkında bildirdiği bilgiler düsturunda kişinin kendisini nasıl ve nerede konumlandırması gerektiğine dikkat çekiyor.

            KELEŞOĞLU Hoca’nın yazı tekniği ile alâkalı bir şey söylemek gerekirse; kendisinin evvelde edebiyat öğretmeni olduğunu söylemek yeterli olur kanısındayım. Her şeyden önce Hoca, iyi bir hatiptir. Konuştuğunda kendisini dinleten, anlattığında meramını karşıya anlatan iyi bir yetenektir.  Konferans ve sohbetleriyle geniş halk kitlelerince tanınır. Hoca, aynı zamanda etkin bir sosyal girişimcidir. İnsani diyaloglarda normalin fevkindedir. Yetkin bir kanaat önderidir. Sohbet konularının içeriğini yaşama geçirmekte mahir bir şahsiyettir.

            Evvel emirden bugüne insanlığın hayata geçirmekte en çok zorlandığı mesele davranış biçimleridir. Mustafa Hoca’nın ısrarla üzerinde durduğu davranış biçimleri, evrensel değeri olan insani ilişki biçimleridir.

            Hakikat çerçevesinde insanların hoşuna gidecek ve benliğini okşayacak konulardan kelam etmek kolay. Zor olan ise, insanların hoşuna gitmese de söylenmesi icap edenleri usulü ve üslubunca söylemektir. Mustafa Hoca da, bu zor olanı kalaya dönüştürmesini bilmiş.

            Günümüz insanı bedensel rahatsızlıkları önemsiyor. En ufak sıkıntıda tedaviye koşuyor. Bedensel sağlığı için neyi var ise sarf edip bedensel sağlık zafiyetini gidermeye çalışıyor. Ne yazık ki, ruhi rahatsızlıkları umursamayanların sayısı oldukça kabarık…          Ruhsal yitiği ve yıpranmışlığı gidermeye pek istekli görünmüyor.

            Hoca, işlediği konular arasında insandaki maddi hastalıklarının yanında manevi hastalıkların tedavisini de sık sık hatırlatıyor. Bu kitabın, Hoca’nın muhtelif sohbet ve konferanslarından derlenmiş olduğu anlaşılıyor. Kelimelerin özenle seçilişi, cümlelerin hassas ölçüde kullanılması kitaba ayrı bir zenginlik kazandırıyor. Hoca, konuları ilahi kaynaklarla desteklerken ya da açarken metinlere yer verdiğini görüyoruz. Yerine göre metinleri kullandığı gibi melallerini veya ikisini birden ele aldığına şahit oluyoruz.

            İnsan yaşamını olumsuz etkileyen ve tedavisi elzem olan bedensel rahatsızlıklarından bir kaçını hatırlatma babından belirtelim. Kalp, mide, karın, baş, diş, sırt, kas ağrısı vs. hastalıklar... Hiç şüphesiz insanın bedensel sağlığı açısından tıbbi tedavi gerekir. Başarılı ve sağlıklı yaşam için tedavi elzemdir. İslam dinince sağlığı korumak önemli bir ibadettir.

            Hoca, manevi hastalıkları sık sık ele almış. Bunlardan bir kaçını hemen belirtmekte fayda var. Önemle zikrettiği ruhi hastalıkların bir kaçını belirtmeden geçmek eksik olur. Ruhi hastalıkların başında haset, hırs, gıybet, dedikodu, lafazanlık, fitne, yalan, iftira, emanete ihanet, ahde vefa, söze sadakatsizlik vs. gelir.

            Günümüz insanının en büyük sorunlarından biri de, dürüstlük ilkesine uyum sorunu. Günümüz Müslümanı Maide suresi 8’inci ayeti, Nisa suresi 135 ile Nahl suresi 90’ıncı ayetini doğru ve iyi anlamalı.  Dürüstlük ilkesini, insanlık hayata geçirmedikçe ruhsal hastalıklarda tedavinin kolay olmayışı Hoca’nın bu kitabı okundukça daha iyi anlaşılıyor.   

            Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!