Günlük yaşamda sıkça konuşulur. Kimler Allah dostudur diyerek… Halk arasındaki konuşmalarda o Allah dostudur. Bu kişi Allah dostudur.  Şu kişi, Hak dostudur denilir, durur.

            Biz biliriz ki, anasından her doğan insan Allah’ın dostu olarak doğar. Daha sonra onları anneleri, babaları ya da yakın çevreleri Allah ile dostluklarının pekişmesine veya isyana sürüklerler.

            Biz, kendi yorumumuzdan ziyade Allah’ın bildirisine itibar edelim. Allah, kitabı Kur’an-ı Kerim’de kullarına, dostlarını ve düşmanlarını tanıtıyor. Dost ve düşmanlarını tarif ve tasvir ediyor.

Allah, Yunus suresi 62, 63 ve 64’ üncü ayetlerinde dostlarının hâllerini ve akıbetlerini: “Dikkat edin, Allah dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar… Onlar, iman ile takvaya ermişlerdir… Onlar için dünya ve ahiret hayatında müjdeler vardır… Allah’ın sözleri değişmez. Bu büyük kurtuluşun kendisidir.” şeklinde beyan buyuruyor.

            Yukarıda zikrettiğimiz Allah’ın ayetlerindeki bildirisine dikkatle bakalım. Öncelikle kimlerin Allah dostları olduklarını bu ayetler ışığında tespit edelim. Allah, dostlarını tarif ve tasvir derken şu iki hususa dikkat çekiyor. Allah için dostluğun birinci şartı amentü esaslarına inanmak… İkincisi Allah’ın emirlerine bağlılık ve yasaklarından kaçınmaktır. Demek ki, bu iki hususu yaşamına uyarlayan Allah’ın dostluğuna layık oluyor. Böylece, Allah dostluğuna liyakatin esas olduğu öne çıkıyor.

            Allah dostu olabilmenin yolu haklara riayetten geçiyor. Başta Allah’ın hakkına, kul hakkına, hayvan hakkı ile vs. haklara riayetten geçiyor. Allah’ın dostluğunu kazanmak isteyenin kendini yaradan Allah ile Allah’ın yaratıklarının haklarına saygılı olması icap ediyor.

            Ey Müslüman! Hak gaspı yapıyorsan sabahlara kadar da ibadetle meşgul olsan Allah’ın dostluğundan nasibin olur mu? Bu sorunun cevabını kendin ver.

            Ey Müslüman! Seni yaradan Allah ile Allah’ın yaratıklarının haklarını çiğneyip geçiyorsan; akşamlara kadar oruçlu dursan da Allah’ın dostluğuna layık olman mümkün mü? Herkesin kendisi, bu sorunun cevabını daha iyi verir.

            Ey Müslüman! Elinde tesbih,  sırtında cüppe ve başında istediğin kadar uzun sarık olsa da Allah’ın emir ve yasaklarını ihlal ediyorsan nasıl Allah dostu olacaksın? Peygamber Efendimizden İbn Abbas’ın rivayetine göre, bir adam:

-Ey Allah’ın elçisi, Allah’ın dostları kimlerdir? Diye sormuştu. Hz. Peygamber, şöyle buyurdu:

-Onlar, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan kişilerdir.

Yine Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir: “Allah’ın öyle kulları vardır ki, peygamberler ve şehitler onlara gıpta ederler. Onlar öyle kimselerdir ki, mal ve nesep için değil Allah için birbirini sevenlerdir.

Yeri gelmişken gıpta ile kıskanma arasındaki inceliği izah edelim. Gıpta imrenmek demektir. Kıskanç kişi, kıskandığı şeyin kıskandığı kişiden kaybolmasını ister. İmrenen kişi ise, imrendiği şeyin kendisinde olmasını istediği hâlde imrendiği kişide de imrendiğinin devamını diler. 

Allah dostlarına Allah’ın veli kulları da derler. Allah’ın veli kulları, Allah’ın haramlarından sakınarak Allah’ın farzları ile Allah’a yaklaşırlar. Onlar, Allah’ın celalinin ağırlığı altında olduklarını bilerek hareket ederler. Onlar, her baktıklarında Allah’ın kudret eser ve delillerini görürler. Onlar, duydukları her seste ilahi emir ve yasakları duyarlar. Onlar her seste ve her görüntüde ilahi ikaz ve ikramı idrak ederler.

Dosttan dosta, kötülük olur mu? Kötülükten korkulur. Allah’ın dostluğunu kazanan neden korksun ki? İnsanın korkusu Allah’ı kaybetmekten kaynaklanır. İnsan, Allah’ın öfkesinden korkar.

Allah, dostları adalet üzere olurlar. Mutedil davranırlar. Doğru ölçer ve doğru tartarlar. Onlar, her hâllerinde Allah’a itaat halindedirler. Onlar, adildirler. Onlar, mağdurun yanında olurlar. Mazlumu korurlar. Onların dostlukları gibi kin ve düşmanlıkları da Allah içindir. Onlar, Allah için severler. Allah için harcarlar. Allah için yaşarlar. Onların yaşamları Allah inancının yaşaması ve yaşatılması içindir.

Allah’ın veli kullarının varlığı, duruşu, eylem ve söylemleri insana Allah’ı hatırlatır. Şayet, bir kişinin eylem ve söylemleri Allah’ı anımsatmıyorsa yukarıda belirtilen ayete göre Allah’ın veli kulu değildir. Bir insan yaşamında; kendini Allah’a sevdirmeye ve beğendirmeye gayretli değilse o kişi diğer gayretlerinden ne kadar fayda sağlar?

Dini terminolojide evliya, veli ve dost aynı anlamlar için kullanılır.   Dostun zıddı düşmanlıktır. Düşmanlık, Allah’ın öfkesini kabartır. Dostluk ise Allah’ın öfkesini yatıştırır. Velilik muhabbet ve yaklaşmadır. Velayetin aslı da velilikten gelir. Allah’ın velileri muttaki olan müminlerdir. Velilerin imanı ve takvası nispetinde Allah’ın indinde derecesi olur. Allah’ın velileri iki derecedir.  Birincisi sabikun ve mukarrabun olanlardır. Sabikun ve mukarabun olanlar farzlar ve nafilelerle Allah’a yaklaşanlardır. Vacip ve müstahakları işleyenlerdir. Haram ve mekruhları terk edenlerdir. Mümin, müttakıliği nispetinde Allah’a dosttur. Kâfir ve münafıktan Allah dostu olmaz. Keza iyilikten kaçan ile kötülük yapandan da Allah’ın dostu olamaz. Deliler ve çocuklar imtihandan muaf oldukları için onların İslami hükümlerden muafiyetleri vardır.

Değerli okurlarım üç kesimin eylem ve söylemlerini kudret kalemi yazmaz. Birincisi, akli engelli olanların... İkincisi, akıl baliğ olmamış çocukların… Üçüncüsü ise uykuda olanların…

Allah’ın evliyalarının üstünleri enbiyalarıdır. Peygamberlere enbiya denir. Enbiyalarında üst derecesi Allah’ın resulleridir. Resullerin üst derecesi ise Hatem’ül-Enbiya olan Muhammet Mustafa’dır. Ümmeti olmakla şeref bulduğumuz Hz. Peygamber Efendimizdir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bol olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!